2019 Kuala Koh kızamık salgını, Malezya'nın Kelantan eyaletindeki Kuala Koh Köyü'ndeki Batek halkının Orang Asli alt grubu arasında Mayıs-Temmuz ayları arasında meydana gelen bir kızamık salgınıydı.[1] Birkaç köylünün ani ölümünün ardından hastalık, Haziran ortasında Malezya Sağlık Bakanlığı tarafından kızamık olarak tanımlanana kadar yaklaşık bir ay boyunca köylüler ve halk arasında bir bilinmezliğe dönüştü.[2][3]
Kuala Koh Köyü'ndeki 14 Orang Aslı köylüsünün ani ölümü, ilk başta bir bilinmezlik olarak görüldü ve kurbanlardan ikisi 2 Mayıs ve 7 Haziran tarihleri arasında zatürree komplikasyonlarından öldü, kalan kurbanların ölüm nedenleri, salgın raporlarından önce yerel halk tarafından cesetleri toprağa verildiği için bilinmiyor.[1][2] 8 Haziran'da, 83 köylü daha zatürree belirtileri gösterdi, bunlardan ikisi, 36 yaşında bir kadın ve üç yaşında bir çocuk, kritik durumda olarak bildirildi.[2] 32'si Gua Musang Hastanesi'nde, 11'i Kuala Krai Hastanesi'nde ve diğer üçü Orang Asli sağlık evinde tedavi gördü, ayrıca otuz yedi köylü ayakta tedavi gördü.[2] 16 Haziran'da başka bir hastanın ölümüyle birlikte toplam ölü sayısı 15'e yükseldi.
Köylülerden biri, ölümlerin köyün yakınında bulunan madencilik faaliyetinden kaynaklandığını iddia etti. İki kızının günlerdir nefes darlığı çektiğini ve geceleri uyuyamadıklarını; komşularının da aynı hastalıktan muzdarip olup, bazılarının öldüğünü açıkladı.[1] Başka bir köylü, yakınlardaki maden faaliyetlerinin su kaynaklarının kirlenmesine neden olduğunu bilmesine rağmen, suyu günlük faaliyetleri için kullanmaktan başka seçeneklerinin olmadığını iddia etti.[2]
9 Haziran'da Malezya federal hükûmeti, Başbakan Yardımcısı Wan Azizah Wan İsmail aracılığıyla, su kirliliği iddialarının nedenini de araştırdıklarını söyledi ve ölümlerin kontaminasyondan kaynaklandığının gerçekten tespit edilmesi halinde suçlulara karşı sert önlem alınacağını vadetti.[4] Benzer bir açıklama Su, Toprak ve Doğal Kaynaklar Bakanı Tengku Zulpuri Shah Raja Puji tarafından etkilenen topluluğa yaptığı ziyarette de tekrarlandı.[5] 11 Haziran'da, Başbakan Yardımcısı Wan Azizah, Başbakanlık Bakanlığı'ndan bir bakan, Waytha Moorthy Ponnusamy, Sağlık Bakanı Dzulkefly Ahmad ve Enerji, Teknoloji, Bilim, İklim Değişikliği ve Çevre Bakanı Yeo'nun katıldığı açıklanamayan ölümler için acil bir toplantı çağrısında bulundu.[6]
Çevre Dairesi tarafından köylülerin yerleşimine yakın mangan madeni ve su toplama alanlarından alınan numunelere dayanarak, 12 Haziran'daki sonuçlar suyun tehlikeli kirleticilerden arınmış olduğunu ve ham su standartlarını karşıladığını gösterdi.[7] Aynı gün, etkilenen bölge polis tarafından "kırmızı bölge" ilan edildi.[8] Bölgedeki benzer hastalık semptomlarına sahip 37 köylü üzerinde yapılan ilave laboratuvar testleri sonucunda, hastalığın nihayet 15 Haziran'da kızamık olduğu doğrulandı.[3][9]
Malezya Sağlık Bakanlığı, Orang Aslı topluluğu arasındaki yayılmanın nedeninin, göçebe yaşam tarzına sahip topluluklar arasında nispeten düşük aşılama oranına atfedilen MMR aşılama kapsamının düşük olmasından kaynaklandığını söyledi. Sağlık Bakanı Dzulkefly Ahmad, köylülerin % 61,5'inin ilk kızamık, kabakulak ve kızamıkçık (MMR) aşılarını olmalarına rağmen, sadece %30'unun devam aşılarını yaptırdığını açıkladı.[10] Salgının duyurulmasından bu yana, etkilenen bölgede toplam 43 onaylanmış vaka ile 113 vaka bildirildi. Sağlık Bakanlığı'nın bulgularına göre bildirilen nispeten düşük ölüm oranlarına rağmen, Sağlık Bakanlığı, birkaç kurbanın daha iskelet kalıntılarına ilişkin otopsi sonuçlarını doğrulayamadı.[11] Bölgenin halk için güvenli ilan edilmesinin ardından 8 Temmuz'da "kırmızı bölge" ilanı kaldırıldı.[12]