Bilgi tekeli, ilk kez Kanadalı ekonomi tarihçisi Harold Innis'in iletişim üzerine yazdığı yazılarda ortaya attığı bir konsept. Innis bu terime net bir açıklama getirmese de, bu tekel konseptine ekonomi ve bilgi alanında yaklaştığını belirtir.[2] Bilgi tekeli egemen sınıfların temel iletişim teknolojilerini kontrol etmek suretiyle siyasal iktidarlarını korumalarıyla ortaya çıkar.[3] Bunun bir örneği Eski Mısır'da karmaşık yazı sisteminin okur yazar rahiplerle, yazman takımına kazandırdığı bilgi tekelidir. Yazma ve okumada uzmanlaşmanın çok uzun süreli bir çıraklık ve eğitimden sonra elde edilmesi bilginin sadece bu güçlü sınıfın tekelinde tutulmasına yol açmıştır.[4]
Bu teori bilgi tekelinin yeni düşünme yollarını engellediğini savunur. Yerleşik hiyerarşiler toplumsal gerçeklere karşı giderek sert ve dokunulmaz hale gelir. Elit güçlerin karşısına çıkabilecek zorluklar genellikle toplumun uçlarındakilerinden gelir. Sanat, örneğin, çoğu zaman konformist düşüncenin verimsizliğinden bir kaçış olarak görülür.[5]
Innis bilgi tekeli ile ilgili uyarılarını 1952 yılında ölümünden önce yapmıştır. Son yazılarında, sanayileşme ve medyanın sözlü iletişimin kişisel formlarının radikal bir şekilde devalüe edildiği makineleşmiş bir kültüre yol açtığını iddia etti.[6] Innis 1948'de bu konudaki görüşlerini "Okumak dinlemekten hızlıdır, matbaa ve radyo bireyden çok dünyaya hitap eder." şeklinde ifade etmiştir.[7]
Innis bilgi tekelini ele alırken daha çok Amerika Birleşik Devletleri'ne odaklanır ve basılı yayın ile özel radyo ve televizyonların bağımsız düşünceyi ve yerel kültürü baltaladığını ve hitap ettiği kitleyi kendi tabiriyle dev bilgi tekelleri karşısında pasif hale getirdiğini ifade eder.[8] James W. Carey, Innis'in reklamla ayakta duran medyanın, bilginin ve eğlencenin merkezi kontrol mekanizması haline gelmesinden endişe ettiğini belirtir. Carey "bilgi çok büyük bir ihtiyaçtır ve medya adı verilen kurum her birini gerekli hale getirir. Pek çok insan gazeteciye, yayıncıya ve yönetmene bağlı olarak daha fazla vakit harcıyor. Her hafta Time dergisini bekliyorlar." der.[9]
Innis, bilgi tekeli konseptine şekil verirken ekonomi, tarih ve iletişim teknolojileri alanlarını da kullanır.
Innis 1938'de yazdığı The Penetrative Powers of the Price System (Fiyat sisteminin etkili güçleri) başlıklı makalesinde, sonradan kullanacağı bilgi tekeli konseptini öngörür. Fiyat sistemi derken neyi kastettiğini net olarak açıklamasa da, ticaret ve teknolojinin modern endüstriyel ekonomileri nasıl şekillendirdiğini açıklar.[10] Innis'e göre, kömür ve demirden petrol ve elektriğe geçişin endüstriyel toplumlarda kimsenin kaçamayacağı etkili çıkarımları var.
Modern endüstriyel toplumlarda yaşayan insanlar hatta kırsal bölgelerde yaşayan atalarından bile farklı yiyorlar. Bilimsel gelişmeler neticesinde kalabalık nüfuslu kırsal yerlerde yeme alışkanlıkları karbonhidatlarlardan vitaminlere veya undan süt ürünlerine, meyve ve sebzeye kaydı. Şehirde yaşayanlar ise ev ev dolaşan işportacı mahiyetindeki gazete gibi siyasi klişe ve reklamlarla dolu kitle iletişim araçlarından etkilendiler.[11] Innis'e göre endüstriyel ekonomi insanların nasıl yaşayacağını, çalışacağını, iletişim kuracağını ve düşüneceğini tekel haline getirir.[12]
İnterneti bilgi tekelleri oluşturan bir faktör olarak görebiliriz. Teknolojiyi kullanma kabiliyeti olanlar bilgi akışını da seçme gücüne sahipler. Fakat son yıllarda gün geçtikçe teknolojiyi kullanabilen insanların sayısındaki artış bu tekelleri azaltmaya başladı. Bunun yanı sıra New York Times'ın 2009'da The Digital Arms Race başlığıyla yayınladığı makalade belirtildiği gibi, kullanımı karmaşık dijital teknolojilerin sürekli artışı tekellerin elini güçlendiriyor: "Pentagon geleceğin internetinin bir kopyasını yapmak için kolları sıvadı. Amaç herhangi bir saldırı karşısında ülkenin güç kaynaklarının ve iletişimin nasıl kontrol edileceğini canlandırmak."[13]
Ne zaman yeni bir medya doğarsa o zaman tekel sahipleri bu medyayı kontrol etme yollarını ararlar.