Bu madde hiçbir kaynak içermemektedir. (Temmuz 2012) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Bu maddenin veya maddenin bir bölümünün gelişebilmesi için alakalı konuda uzman kişilere gereksinim duyulmaktadır.Temmuz 2012) ( |
Celvetîlik ya da Celvet’îyye — Halvetiyye'nin bir alt sınıfına ait olan ve Halvetiyye İslâm Tarikâtı ile karıştırılmaması gereken bu Sufi tarikât, Bayramiyye'nin yan kollarından birisi olarak Hacı Bayram-ı Veli'nin müridlerinden "Akbıyık Sultan" tarafından Bursa'da Celvetîyye-î Bayramîyye Tarikâtı adı altında kurulmuştur. Bu sûfi tarikât, daha sonraları ise Aziz Mahmud Hüdayi tarafından Celvetîyye Tarikâtı adı altında yeniden yapılandırılan Halvetiye sufi tarikâtnın temellerini oluşturmuştur.
Celvetî şeyhlerinden biri olan İsmail Hakkı Bursevî’nin Silsile-î Celvetîye isimli kitabında tarikâtın ilk kez Tac'ed-Dîn İbrahim Zahid Geylânî zamanında ortaya çıktığını, lâkin tarikât olarak Aziz Mahmud Hüdayi döneminde kurulduğunu söylüyor. "Celvet’îyye" aynı zamanda Halvetiyye’nin de bir yan koludur.
Celvet kelime olarak halka karışmak, halkla birlikte olmak anlamına gelmektedir. Celvetîler halkla beraber olmanın hayırlı olduğunu düşünürler. Celvet ruhun olgunluğuna kanıttır. Halvet iste celvetin bütünleyicisidir. "Celvet" "beka" mertebesinin bir ifadesi olurken "Halvet" de "fena" mertebesinin bir ifadesidir.
Tarikatların çoğunda olduğu gibi Celvetîye’de de Allah’a kavuşmak için bir Kamil Mürşid’e bağlanmak gerekmektedir. Kamil Mürşid’e bağlanan müridin, mürşidinin öğretilerine uyması gerekmektedir. Mürid mürşidinin sözü üzerine zikir çeker.
Celvetîye’de ilk ve en mühim zikir Kelime-i Tevhid’tir. Yani; “Lâ ilah-e il-l-allah”
Celvetîye’de ikinci zikir Esma-i Seb’a’dır Allah’ın yedi ismini sırayla söylemektir. Sıra da şöyledir; Lailaheilaallah, Allah, Hû, Hakk, Hayy, Kayyım, Kahhar. Bu yedi isim de nefsin yedi mertebesine karşılıktır.
Celvetîlerin zikirleri diğer tarikat zikirlerinden farklı olarak dizlerinin üzerinde durarak yapılır ve buna “Nıfs-ı Kıyam” veya da “Hızır Kıyamı” denilir.
Bursa’daki Celvetîler de müziğe önem vermişlerdi. İsmail Hakkı Bursevî, Aziz Mahmud Hüdayi’nin şiirlerini bestelemişti.
Aziz Mahmud Hüdayi devrinde Celvetî tekkesinde kendisinin halifelerinden olan Hafız Kumral ve Şaban Dede gibi ünlü musıkîşinaslardandır. Tarikat şeyhlerinin çoğunun müzikle uğraşmasından da tarikatin müziğe verdiği önemi anlayabiliyoruz.