Emblemata, 1531'de Augsburg'da Viri Clarissimi D. Andree Alciati Iurisconsultiss. Mediol. Ad D. Chonradum Peutingeru Augustanum, Iuriconsultum Emblamatum Liber kapak ismi altında yayımlanan ilk amblem kitabıdır.
Genellikle Emblemeta kısa adıyla bilinir. Yayıncı Heinrich Steyner'in çıkardığı ilk baskı, İtalyan hukukçu Andrea Alciato'nun, ismi kitabın kapağında Latince olarak geçen dostu Conrad Peutinger’e ithaf ettiği Latin şiirlerinden oluşan bir elyazmasından derlenmiştir. Anılan elyazmasının yazarının izni alınmadan yayımlanan bu baskıyı, Alciato’nun izniyle hazırlanan ve Paris’te Christian Wechel tarafından Andreae Alciati Emblamatum Libellus (Andrea Alciato’nun Amblemler Kitapçığı) kapak ismiyle yayımlanan 1534 baskısı izlemiştir.
‘Emblamata’ sözcüğü Yunanca kakma işi, mozaik ya da süs motifi anlamına gelen ‘emblema’ sözcüğünün çoğuludur. İlk baskıda dostu Peutinger'e hitaben yazdığı önsözde Alciato amblemlerini eğitimli bir belleğin yaratıları, klasik kültür ortamında demlenmiş hümanistler için birer eğlencelik olarak tanımlamaktadır.
Her bir amblem bir ‘motto’ (özsöz), simgesel bir çizim ve bir epigram (özsöz ile çizimi açıklayıcı dizeler) içermektedir.[1]
Emblemata zamanla sayıları 200'ün üzerine çıkan amblemlerin toplandığı yüzlerce kitabın içeriğini oluşturmuştur. Bunlardan en çok tanınanı 1621'de Padova'da Tozzi'nin yayımladığı Emblemata Cum Commentariis Amplissimis’tir (En geniş yorumlu amblemler). Kitabın adında değinilen ‘En geniş yorumlar’ Fransız akademisyen Claude Mignault tarafından yazılmıştır. Alciato'nun yapıtı Avrupa'nın tüm ana dillerinde sayıları 6500'e varan benzerlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Dünyevi, dinsel, mitolojik veya aşk öykülerinin işlendiği amblem kitapları iki yüzyıl boyunca Avrupa kültürünün ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Söz konusu 1531 baskısında yer alan önsözde Alciato dostu Conrad Peutinger'e şu sözlerle hitap etmektedir:
“ | Çocuklar ceviz oyunuyla, delikanlılar zar atarak eğlenir, tembel adamlar kâğıt oynayarak zaman geçirirken biz şenlik günlerinde zanaatkârların becerikli ellerinden çıkan bu amblemleri oymalarımızla biçimlendiririz. Kimilerinin giysilere süsler, şapkalara rozetler iliştirdiği gibi bizlere de sessiz işaretlerle yazmak yaraşır. Yüce imparator sana eski adamların değerli sikkeleriyle en güzel yapıtlarını armağan edebilir, ama ben, bir şairden diğerine, kâğıttan armağanlar vereceğim sana. Dostum Conrad, bunları sevgimin birer andacı olarak kabul et. | „ |
Bukalemun hep açık tutar ağzını, nefeslendiği anlık soluk besler onu; görünümünü değiştirir, farklı renklere bürünür ama kırmızıyla beyaza yüz vermez. Dalkavuk da ona benzer. Yaranma uğruna alıp verdiği solukla beslenir, açık tuttuğu ağzıyla her şeyi yalar yutar; taklit ettiği sadece egemenin karanlık doğasıdır, saf ve lekesiz ortamlara yabancıdır.
Bedensel görünümünden o denli hoşnut kaldın ki, Narkissos, o bedenin bir çiçeğe, duygudan yoksun bir bitkiye dönüştü. Kendini beğenmişlik insanın doğal gücünü zarara uğratır, çürütür; bu yüzden nice bilgeyi yıkıma uğratmıştır, uğratmayı da sürdürür. Onlar eski adamların işbilirliğini bir kenara atarken yeni öğretilerin peşine düşmüş, kendi hayal dünyalarında çakılıp kalmıştır.
Amblem No. 124 Kısa süren mutluluk üstüne
Çalımlı bir çam ağacının bitişiğinde bir su kabağı kök salmış, boy vermiş, yaprakları önce çamın dallarına, sonra da tepesine dek çıkmış, tepesini de aşınca kendini diğer ağaçlardan üstün görmüş. Bunun üzerine çam ağacı “Övüncün kısa sürecek” demiş, “seni yok edecek şeyin gelmesi yakındır: Kış.”
Amblem no. 146 Bir egemenin zenginliği halkın yoksulluğudur
İmparator demiş ki “Dalak insan gövdesi için ne ise benim elimdeki hazine de halkın esenliği için aynı önemi taşır. Dalak şiştiğinde gövdenin diğer organları körelir, hazine şiştiğinde ise halk yoksulluğa sürüklenir.
Amblem no. 159 Ölümü hiçe sayan dostluk
Yemyeşil, dipdiri bir asma yaşlılıktan kurumaya yüz tutmuş, yaprakları dökülmüş bir karaağaca kucaklar gibi sarılmış. Doğadaki değişim evrelerini iyi bilir asma; evlatlık görevini hoşnutlukla yerine getirir, gördüğü iyiliğin karşılığını verir. O örnek olsun bize; ölümün bile koparamadığı dostluk bağları kurmaya çalışalım.
Tilkinin biri tiyatro yönetmeninin eşya deposuna girmiş, beceriyle üretilmiş bir büst görmüş orada. Kafa öyle canlı ve incelikle yapılmış ki tek kusuru soluk alıp vermekten yoksun olmasıymış. Tilki kafayı pençelerinin arasına alıp kaldırmış, “Harika bir baş” demiş, “ama beyni yok.”
Emblemata, Simgeler Kitabı, Latinceden Çeviren: Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken, Kabalcı Yayınevi, Humanitas Dizisi 11, 2007.
Almanca, Fransızca, Latince ve İtalyanca sloganlı (superscriptio) amblem kitabı.