İslam inancına göre Kur'an, peygamber Muhammed'e bu iş için görevli olan melek Cebrail aracılığıyla Allah'tan gelen son vahyi içeren kutsal bir metindir. Müslümanlar Kur'an'ın Muhammed'e vahyedilişinin 610 yılında Arap takvimine göre Ramazan ayının son on günü içinde başladığına ve 632 yılında Muhammed'in ölümünden iki ay kadar öncesinde "Veda Haccı" olarak bilinen ilk ve son haccı sırasında son bulduğuna inanırlar. Bu yirmi üç yıllık süreçte gelen her vahyi Muhammed ve sahabeleri ezberliyor, vahiy katibi adı verilen sahabe de o günün şartlarına göre çeşitli materyal üzerine bu vahiy metnini yazıyordu. İslam inancına göre vahyedilen bu "sözler" (lafız) ayet isimli cümlelerden oluşur, bu ayetler de sure adı verilen bölümleri meydana getirirdi. Hangi ayetin hangi sureye ve surenin neresine yerleştirileceği ve surelerin sıralaması da yine Cebrail tarafından Muhammed'e öğretilirdi. Her sene Ramazan ayında ise, vahyedilen kısım Muhammed tarafından Cebrail'e okunarak teyit edilirdi. 632 yılında Muhammed öldüğünde ise vahiy sona ermiş ve Kur'an tamamlanmıştı. Bu vahiyler ise, Muhammed'in ölümünden sonra ilk halife Ebu Bekir (hk. 632-634) tarafından oluşturulan bir kurul tarafından toplanarak karşılaştırılması yapılmış, üçüncü halife Osman (hk. 644–656) tarafından 650 yılında resmi bir standart metin yazımı yapılarak, resmi bir mushaf oluşturulmuştur.[1] Kur'an vahyinin ve metnin eksiksiz veya eklemesiz olduğuna inanmak İslamın ana itikatlarından birisidir.
Ne var ki daha sonraki süreçte özellikle batılı akademik çevrelerde, Muhammed'in söz ve fiillerini içeren hadislerin ancak onun ölümünden 150-200 sonra yazıya geçirildiği gerçeğinden hareketle[2] Kur'an'ın da en erken bu zamanlarda yazıya geçirilmiş olabileceği iddiası ortaya atılmıştır. Ayrıca, San'a Kur'an el yazmalarında kısmen metinsel farklılık olmasının da bu iddiayı desteklediğini savunurlar. Yani bazı batılı akademisyenler, Kur'an'ın yukarıda değinilen vahyedilmesi, toplanması ve yazıya geçirilmesi ile ilgili İslam hukukçularının ve alimlerinin kabul görmüş hükümlerine şüpheyle yaklaşmaktadır. Ancak halife Osman zamanında yazılan standart mushafların eski el yazmalarının bulunmasıyla bu eleştirel görüş zayıflamış ve "savunulamaz" olarak görülmüştür.[3] Batılı bilim adamları genel olarak klasik Müslüman görüşünü desteklemektedirler.[4]
Corpus Coricum'a göre, Kuran'ın 800'den önceki (Muhammed'in ölümünden sonraki 168 yıl içindeki) döneme ait 2000'den fazla folyo (4000 sayfa) içeren 60'tan fazla parçası mevcuttur.[5] Ancak 2015 yılında Birmingham Üniversitesi'nden uzmanlar, muhtemelen dünyadaki en eski Kuran el yazması olan Birmingham Kuran el yazmasını keşfettiler. El yazmasının yaşını belirlemek için yapılan radyokarbon analizi, bu el yazmasının MS 568 ile 645 arasındaki bir zamana tarihlenebileceğini ortaya çıkardı.[6][7][8] Muhammed'in ölümünden sonraki ilk dört yüzyıla ait (632-1032) el yazmaları aşağıda listelenmiştir.
Hicazi el yazmaları, Kur'an metinlerinin en eski biçimlerinden bazılarıdır ve Hicazi yazısı alfabe harfleriyle karakterize edilir. Hicazi yazı alfabesi, "eğimli Arap yazısı" ile ayırt edilir.[9] En yaygın olarak kullanılan Kur'an'lar, Kufi üslubundan önce ortaya çıkan Hicazi üslubuyla yazılmıştır. Bu, harflerin uzun gövdelerinin sağa doğru eğimi ve harflerin dikey uzantısıyla tasvir edilmiştir.[10]
Codex Parisino-petropolitanus olarak adlandırılan bu yazma, daha önce mevcut en eski iki Kur'an el yazmasının bazı kısımlarını muhafaza ediyordu. Sağlam kalan yaprakların çoğu, çeşitli parçalar halinde korunan bir Kuran'ı temsil eder ve bunların büyük kısmı, BNF Arabe 328(ab) olarak Fransa Millî Kütüphanesi'nde saklanır. Rusya Milli Kütüphanesi'nde 46 varak, Vatikan Kütüphanesi'nde (Vat. Ar. 1605/1) ve Halili İslam Sanatları Koleksiyonu'nda birer varak bulunmaktadır.
Daha önce BnF Arabe 328(ab) ile bağlı olan BnF Arabe 328(c), 2015 yılında Birmingham'da keşfedilen iki ek yaprakla birlikte 16 yaprağa sahiptir.[11] (Birmingham'da Mingana 1572a olarak kayıtlı varak, alakasız bir Kuran el yazması ile ciltlenmişti).[6] [12]
BnF Arabe 328(c), Fransız oryantalist Jean-Louis Asselin de Cherville (1772-1822) tarafından 1806-1816 yılları arasında Kahire'de konsolos yardımcısı olarak görev yaptığı sırada satın alınan Fustat'taki Amr ibn al-As Camii'ndeki Kuran el yazmaları deposundaki birçok sayfanın bir parçasıydı.
Paris'teki 16 yaprak, 10:35'ten 11:95'e ve 20:99'dan 23:11'e kadar olan surelerin metnini içerir.
Birmingham folyosu, 18, 19 ve 20. surelerin metninin bazı kısımlarıyla birlikte Paris'teki 16 varaktaki eksiğin bir kısmını kapsıyor.
İki yapraktan oluşan Birmingham Kur'an el yazması parşömen (Mingana 1572a olarak kataloglanmıştır), %97,2'lik bir güvenle 568 ile 645 yılları arasına radyokarbon tarihlemesi yapılmıştır ki parşömenin yapıldığı hayvanın o dönemde yaşadığını göstermektedir.
18-20. surelerin yer aldığı bu yapraklar[13] parşömen üzerine mürekkeple Hicazi Arap alfabesiyle yazılmıştır ve hala net bir şekilde okunabilmektedir. Yapraklar folyo boyutundadır (en geniş noktada 343 mm x 258 mm)[14] ve her iki tarafa da dikkatlice ölçeklendirilmiş ve okunaklı bir yazıyla yazılmıştır. Metin, tam Kur'an metinleri için standart hale gelecek formatta düzenlenmiştir. Sure araları doğrusal dekorasyonla ve ayet sonları metinlerarası kümelenmiş noktalarla gösterilmiştir.
İki yaprak, Birmingham Üniversitesi tarafından Cadbury Araştırma Kütüphanesi'nde muhafaza edilmektedir.[15] Paris'teki Bibliothèque Nationale de France'da, şu anda BnF Arabe 328 (c)[16][17] olarak kataloglanan Codex Parisino-petropolitanus'un 16 varağındaki bir boşluğa karşılık geldiği kabul edilmiştir.
Osman mushaflarındaki metin tipinin, tüm erken dönem el yazmalarındaki metin tipiyle benzerlikleri[18] üzerine çalışmalar yayınlayan Marijn van Putten, Birmingham el yazmasında (Mingana 1572a + Arabe 328c) mevcut olan bu Osman mushafı yazı stilini belirtmiş ve örneklerle göstermiştir. Putten, Birmingham el yazmasının radyokarbon tarihlemesi daha erken bir dönemi gösterse de açıkça Osman mushafı metin tipinin "soyundan" geldiğini ve bu el yazmasının Osman öncesi bir döneme ait bir el yazması olmasının "imkansız" olduğunu belirtmiştir.[19]
Kasım 2014'te, Almanya'daki Tübingen Üniversitesi, ellerinde bulunan kısmi bir Kur'an el yazmasının (Ms M a VI 165), 649 ile 675 arasında karbon tarihlendirmesine (%94,8 kesinlikle) sahip olduğunu duyurdu.[20][21][22] El yazmasının Hicaz alfabesiyle yazıldığı kabul ediliyor, ancak koleksiyonun 1930 kataloğunda "Kufi" olarak sınıflandırılır ve 17:36 ile 36:57 arasındaki Kuran ayetlerinden (ve 17:35 ayetinin bir kısmından) oluşur.[23]
Sana'a el yazmaları, var olan en eski Kur'an el yazmalarından biridir. Yalnızca üç sure içerir. Bu eser, diğer birçok Kur'an ve Kur'an dışı parçalarla birlikte, 1972'de Yemen'de Sana'a Ulu Cami'nin restorasyonu sırasında bulundu. El yazması parşömen üzerine yazılmıştır ve iki kat metinden oluşmaktadır (bkz. Palimpsest). Üstteki metin standart Osmani Kuran'a uygundur, alt metin ise standart metnin birçok varyantını içerir. Alt metnin bir baskısı 2012'de yayınlandı.[24] Radyokarbon analizi, alt metni içeren kısmın tarihini %99 doğrulukla 671'den önceye tarihlendirmektedir.[25]
Bu el yazması, Cambridge Üniversitesi tarafından Edward H. Palmer (1840-1882) ve EE Tyrwhitt Drake'ten alınmıştır.[26] Corpus Coranicum'a göre MS 800'den önce yazılmıştır.[26]
British Library'de MS. Or. 2165 olarak kataloglanan, 7. veya 8. yüzyıla tarihlenen Hicazi yazıyla yazılmış erken dönem Kur'an nüshası[27]
Meşhed el yazması, şu anda İran'ın Meşhed kentindeki Astân-ı Kudüs Kütüphanesi'nde MSS 18 ve 4116 olarak kataloglanan, iki el yazması halinde korunan eski bir Kur'an müshasıdır. 122 varaktan oluşan birinci el yazması ve 129 varaktan oluşan ikincisi birlikte Kur'an metninin %90'ından fazlasını oluşturur ve diğer parçaların da Meşhed'de veya dünyanın başka yerlerinde bulunması muhtemeldir.[28]
9. yüzyılın sonları ile 10. yüzyılın başlarına tarihlenen Kufi hattıyla yazılmış bir Kur'an el yazmasıdır., Muhtemelen Tunus'taki bulunan Kayrevan Ulu Camii için yazılmıştır.[29] İslami hat sanatının en ünlü eserleri arasında yer alır[29] ve şimdiye kadar yaratılmış en olağanüstü ve pahalı el yazmalarından biri olarak anılır.[30] El yazması Kufi yazı tarzında yazıldığı için okunması oldukça zordur. Harfler, her satırı aynı uzunlukta olacak şekilde uzatılmış ve harfleri birbirinden ayırmak için gerekli işaretler çıkarılmıştır. Mavi Kur'an, çivit boyalı parşömenlerden yapılmıştır ve metin altın mürekkeple yazılmıştır. Bilinen en nadide Kur'an eserlerinden birisidir. Boyalı parşömen ve altın mürekkebin kullanımının Hristiyan Bizans İmparatorluğu'ndan alındığı, birçok el yazmasının da aynı şekilde üretildiği bilinmektedir. Solma ve oksitlenme nedeniyle artık görülmesi daha zor olsa da, her dize dairesel gümüş işaretlerle ayrılmıştır.
Topkapı elyazması, Kur'an'ın 8. yüzyılın başlarına tarihlenen ilk el yazması nüshalarından biridir. İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi'nde saklanmaktadır. Orijinal olarak Osman İbn Affan'a (ö. 656) atfedilir ancak tezhip özelliği nedeniyle el yazmasının Halife Osman'ın nüshalarının yazıldığı döneme (7. yüzyılın ortaları) ait olamayacağı düşünülmektedir.[31]
Taşkent'te korunan Semerkant Kufi Kur'an, Özbek geleneğinde Osman'ın el yazmalarından biri olarak tanımlanan, ancak hem paleografik çalışmalar hem de parşömenin karbon tarihlemesi ile 8. veya 9. yüzyıla tarihlenen bir Kufi el yazmasıdır. Radyo-karbon tarihlemesi, 795 ile 855 arasında bir tarihin %95,4 olasılığını gösterdi.
Bu neredeyse eksiksiz Kur'an el yazması, 1934'te Fas'ta Otto Pretzl tarafından fotoğraflandı. Son yıllarda el yazmalarından birkaç yaprak özel şirketler tarafından satıldı ve Christie's tarafından 9. yüzyıla veya daha öncesine tarihlendirildi.[32][33]