Etnik nefret, etnik gruplar arası nefret veya etnik gerilim, bir etnik gruba karşı çeşitli derecede önyargı, düşmanlık duygularına ve eylemlerine atıfta bulunur. Etnik nefret, bazı siyasi liderler tarafından, ortak bir düşmana (gerçek veya hayali) karşı birleşik bir mücadele çağrısı yaparak ulusu konsolide etme veya seçmen kazanma gündemlerine hizmet etmek için sıklıkla istismar edilmiş ve körüklenmiştir.[1]
Etnik nefretin bir örneği, Avrupa'daki Roman halkının nefretidir. Çingeneler olarak da bilinen Romanlar, Avrupa'da marjinalize edilmiş ve zulüm görmüş etnik gruplardır.[2]
Medyanın ikna edilmesi etnik nefretin yayılmasında rol oynar. Medyanın insanlar üzerindeki etkileri farklı platformlarda çeşitlilik göstermekte olup kitle iletişim araçlarının halka yönelik etkisini güçlendirmektedir.
1930'larda Nazi Almanya'sında, propagandanın nefret açısından ifşa edilmesinde medyanın varlığı, Joseph Goebbels tarafından etkin bir şekilde organize edildi.[3]
İki tür ikna vardır: doğrudan ve dolaylı. Doğrudan ikna, etnik grupların şiddetine yol açan nefreti katlanarak genişletiyor. Dolaylı ikna, nefreti ihraç eder ve davranışları şiddet uygulamaya yönlendirir.[3]
İkna yöntemlerinin etnik grupların olumsuz imajını yaymak için bir aygıt olarak sürekli kullanımı, tarihin çeşitli dönemlerinde görülür. Dünya çapında ilgiyi artıran medya nefret söylemlerinin çoğu Ruanda ve Yugoslavya'da yaşanıyor.[4] Bugün, sosyal medya Kenya'daki etnik çatışmalarda oldukça çok rol alır.[5]