Louvre Anlaşması (resmi olarak G6 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Yöneticilerinin Beyanı), uluslararası para piyasalarını istikrara kavuşturmayı ve 1985'teki Plaza Anlaşması'ını takiben doların devam eden düşüşünü durdurmayı amaçlayan, 22 Şubat 1987'de Paris'te imzalanan bir anlaşmadır.[1] Plaza Anlaşması ile Louvre Anlaşması, iki aşırı uluslararası para rejiminin arasında rasyonel bir uzlaşma çözümü olarak kabul edildi: mükemmel esnek ve mükemmel sabit döviz kurları.[2]
Anlaşma Fransa, Batı Almanya, Japonya, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık tarafından imzalandı. İtalyan hükûmeti anlaşmayı imzalamaya davet edilmesine karşın anlaşmayı imzalamayı reddetti.
Plaza Anlaşması, Japon yeni ve Alman Deutsche Mark ile döviz kurunun yeniden düzenlenmesi amacıyla ABD dolarının değerini düşürülmesi için yapıldı.[3] 1985 yılında New York'ta finans toplantısı düzenlendi. Amerika Birleşik Devletleri ticaret açığı verirken, Japonya ve birkaç Avrupa ülkesi negatif GSYİH büyümesi ile birlikte bir ticaret fazlası yaşıyordu. Zamanın ABD Hazine Bakanı James Baker, ticaret ortaklarını ekonomilerini canlandırmaya teşvik ederek dengesizliği gidermeye çalıştı, böylece ticaret ortakları ABD'den daha fazla mal ve hizmet satın alabileceklerdi. Bu ortaklar büyümezse, doların değer kaybının devam etmesine izin vereceğini ileri sürülmüştü.
Plaza Anlaşması'ından sonra, dolar değer kaybetti ve 1987'de 1 ABD doları başına 150 Yen döviz kuruna ulaştı. Bu zamana kadar, diğer para birimlerine karşı nominal dolar kur oran %25'ten fazla düştü. G7 ülkelerinin bakanları, bu düşüşü en aza indirmek ve mevcut seviyelerde istikrara kavuşturmak için Paris'teki Louvre'da bir araya geldi. Louvre Anlaşması, ABD dolarının diğer para birimlerine göre daha da düşmesini engellediği için resesyonun önlenmesine yardımcı olmuştur.
Fransa, bütçe açığını GSYİH'in % 1'i kadar azaltmayı ve kurumlar ve bireyler için vergileri aynı miktarda düşürmeyi kabul etti. Japonya, ticaret fazlalığını ve faiz oranlarını düşürecektir. Birleşik Krallık, kamu harcamalarını azaltacak ve vergileri düşürecektir. Avrupa'daki ekonomik konumu nedeniyle bu anlaşmanın asıl amacı olan Almanya, kamu harcamalarını azaltacak, bireyler ve şirketler için vergileri düşürecek ve faiz oranlarını düşük tutacaktır. Amerika Birleşik Devletleri, 1988 mali açığını 1987'deki tahmini %3,9'dan GSYİH'in % 2,3'üne indirecek, 1988'de hükûmet harcamalarını %1 azaltacak ve faiz oranlarını düşük tutacaktır.
ABD doları 1987'de Alman markı ve diğer büyük para birimleri karşısında zayıflamaya devam ederek, 1988'in başlarında dolar başına 1.57 mark ve 121 yen'e düştü. Daha sonra dolar, ABD Merkez Bankası'nın faiz oranlarını agresif bir şekilde% 6,50'den% 9,75'e yükseltmesiyle sonraki 18 ayda güçlenerek dolar başına 2.04 mark ve 160 yenin üzerine ulaştı.