Lübnan likidite krizi, Ağustos 2019'da başlayan ve (2020'de başlayan) Lübnan'daki COVID-19 salgını ve 2020 Beyrut Limanı patlaması ile daha da şiddetlenen, Lübnan ülkesini etkileyen devam eden bir finansal krizdir. Krizin sebepleri çok eskilere dayanamakta ve ülke 2019 yılından önce de likitide sıkıntıları yaşamaktaydı fakat ekonominin kırılganlığı merkez bankasını başkanının finansal mühendisliğiyle[1][2] saklanmıştı.
1997 yılından beri Lübnan lirası, dolar başına 1,507.5 Lübnan lirası oranında Amerikan dolarına sabitlenmiştir. Lübnan lirasının istikrarı, yirmi yılı aşkın süredir merkez bankası politikalarının temel taşı olmuştur. Bu sayede Lübnan İç Savaşı sonrası gerçekleşen ağır Lübnan lirası devalüasyonuna gereken stabilite sağlanmaya çalışılmıştır.[3]
Lübnan'ın savaş sonrası ekonomisi bu yapay döviz kurunu sürdürmek için turizm, emlakçılık,[4] on milyondan fazla gurbetçiden gelen havaleler, mevduat sahiplerine bankacılık gizliliği yoluylar anonimlik sunan[5] çok büyük[6] bir finans sektörü ve yüksek faiz oranları[7] gibi kritik öneme sahip farklı döviz kaynaklarına dayanmaktaydı. Bu döviz girişleri, büyük ticaret açığını ve sürekli büyüyen kamu borcunu finanse etmek adına çok önemliydi.
2016 yılında Lübnan ilk defa yabancı kaynaklı girişlerde ciddi bir yavaşlamaya şahit oldu: Mayıs 2015 ile Mayıs 2016 arasında ülkenin dolar likiditesi 11 yılda ilk defa azalmıştı.[2] Bunun sonucunda Lübnan merkez bankası, basında "takas" olarak bilinen bir takım finansal mühendislik operasyonlarını başlattı.[8][9] Lübnan merkez bankası, Eurobond'lara Lübnan lirasıyla borçlandığı kamu borçlarını veya yabancı para biriminde olan borçlarını, 2 milyar Amerikan doları eş değeriyle takas etti.[10] 2016 yılının Haziran ve Ekim ayları arasında, merkez bankası Eurobond'ları bir takım ticari bankayla fiili dövize takas etti.[11] Böylelikle o anda Lübnan ekonomisi likidite krizinin sonuçlarını yaşamaktan kurtulmuştu fakat bu durum dolarla olan kamu borcunu hatrı sayılır bir miktarda arttırmış ve bütün ekonomiye çok pahalıya mal olmuştu. IMF tarafından yapılan tahminlere göre bu operasyona katılan bankalar yaklaşık 5 milyar Amerikan doları kazanırken merkez bankası ise 13 milyar dolar döviz çıkarmıştı.[2] Eğer bu miktarlar doğruysa, bu operasyona katılan bankalar yapılan tüm işlemler üzerinden toplamda %40 kar sağlamıştı. Merkez bankası ilerleyen yıllarda benzer finansal mühendislik operasyonlarını tekrarladı.[12]
Ancak, bu operasyonlara rağmen, Lübnan artan talebi karşılayacak yeterli yabancı döviz girişini sağlamayı başaramadı. 2018 yılının sonlarında, bazı ticari bankalar mudilerinin döviz cinsinden olan kendi hesaplarına erişimi kısıtlamaya başladı. Müşterileri nakit Amerikan doları çekmek caydırmak için Amerikan doları cinsinden para çekimlerine önemli bir ekstra ücret uyguladılar.
2019 yılının Ağustos ayında, özellikle Lübnan hükûmetinin vadesi gelmekte olan borçlara karşı temerrüde gitme olasılığının artması ve çeşitli finansal zorluklardan dolayı, karaborsa döviz kuru resmi döviz kurundan farklılaşmaya başladı.
17 Ekim 2019 protestosunun ardından, Lübnan bankları emsali görülmemiş bir şekilde iki hafta boyunca kapalı kalma kararı aldı.[13] Geri açıldıklarınsa ise, ticari bankalar yasal bir sermaye kontrolü olmamasına rağmen mevduat sahiplerinin Amerikan doları cinsinden paralarına erişimini yasa dışı bir şekilde kısıtladı.[14] Bu kısıtlamalar Lübnan halkının kendi para birimine olan güveninin sarsılmasında ve Lübnan lirasının değerinin resmi döviz kurunun aşağına inmesine sebep olan ana faktörlerden biri oldu.
2019 yılının dördüncü çeyreğinde, karaborsa Amerikan doları döviz kuru 1600 LBP'ye, 2020 Nisan'ında 3000 LBP'ye, 2021 Mart'ında 14000 LBP'ye ve 2021 Haziran'ında ise 15200 LBP'ye kadar yükseldi.[15] ABD doları karaborsa kuru, Lübnan'daki dolar kıtlıkları sonucu devalüasyona uğrayan Lübnan lirası nedeniyle önemli ölçüde dalgalanmaya devam etmektedir.[16] Bu dolar kıtlığı, 2019'un Eylül ayı ile 2020'nin Şubat ayı arasında 785 adet restoran ve kafenin kapanmasına ve 25,000 çalışanın işini kaybetmesine sebep olmuştur.[17][18] Yılların en kötü ekonomik krizi sonucu Ekim ayından beridir tüketici ürün fiyatları %580 artış göstermiştir.[19] Bu ekonomik kriz Lübnan'ın bir önceki yıl 55 milyar ABD doları olan gayri safi milli hasılasının 44 milyar ABD dolarına düşmesine sebep olmuştur.[20]
Bu ABD doları kıtlığı, merkez bankasının 2019 yılından itibaren bastığı yüksek miktardaki liradan dolayı daha kötüleşmiştir. Lübnan merkez bankasından alınan veriler, M1 para arzının 2019 yılının Aralık ayından 2021'nin Aralık ayına kadar %266 büyüdüğünü göstermektedir.
Döviz kurundaki artış 2019-2021 Lübnan protestolarına, bu da Başbakan Saad Hariri ile kabinesinin istifasına sebep oldu. Bunu takiben, COVID-19 pandemisi daha birçok işletmenin kapılarını kapatmasına ve çalışlarını işten çıkarmaya zorladı.
Başbakan Hassan Diab, ülkenin Eurobond borcunu temerrüde düşüreceğini ve döviz rezervlerini etkileyen bu sarmal bir mali krizin ortasında yeniden yapılandırma anlaşmaları arayacağını belirtti. Lübnan'ın 9 Mart 2020'de 1,2 milyar dolar, Nisan ayında 700 milyon dolar ve Haziran ayında 600 milyon dolar Eurobond ödemesi yapması bekleniyordu. Başbakan, döviz eksikliği nedeniyle rezervlerin "Lübnan hükümetinin bu fonlara ihtiyaç duyması nedeniyle, 9 Mart Eurobond vadesinin ödemesini askıya almaya itecek şekilde endişe verici ve tehlikeli bir seviyeye" düştüğünü belirtti.[21]
Bank Audi'deki araştırma bakanı, Ocak 2020 itibarıyla ülkenin tedavüldeki 30 milyar dolarlık Eurobond'unun 12,7 milyar dolarlık kısmının Lübnan bankalarına ait olduğunu belirtti. 5,7 milyar doları merkez bankasındaydı ve geri kalan ise yabancı kreditörlere aitti.[21]
2020 yılının Nisan ayı itibarıyla, borç-GSYİH oranı %170 oranındaydı. Temerrüt ülkenin tarihinde bir ilkti. Döviz girişleri yavaşlamış ve Lübnan lirası ABD doları ve diğer para birimlerine karşı değer kaybetmişti. Ülkenin ticari bankaları rezervlerini koruyabilmek adına dolar çekme ve transferlerine ağır kısıtlamalar uygulamaya başlamıştı. Bundan dolayı Lübnan'ın devlet borcu "çürük" olarak değerlendirilmeye başlandı.[22][23]
Lübnan'da günlük işlemlerde kullanılan ABD doları kıtlığı ve Lübnan lirasının değerlerinin çakılması, ülkenin buğday ve petrol gibi önemli ürünler dahil birçok ithal ürünün ücretini ödeme kabiliyetini azalmıştır. Bankalar iş yerlerine kısa vadeli kredi vermeyi ve ithalat için ABD doları sağlamayı durdurmuştur. Bu durum insanları karaborsaya yönelmeye zorlamıştır. Ayrıca ülkedeki hatrı sayılır miktardaki enflasyon, halkın alım gücünden büyük bir kayba ve fakirlik seviyelerinde artışa sebep olmuştur. Bölgede yaygın bir bakla olan ve adına ful denilen ürünün fiyatı bir önceki yıla kıyasla 2020 yılının Mart ayında %550 artmıştır. Buğday, çay, pirinç ve sigara fiyatları %1000 gibi bir artış gösterirken şekerin fiyatı ise aynı dönemde %670 yükselmiştir.[22]
Bu likidite krizi, mevduatlarına erişemeyen Lübnan bankasında hesabı olan herkese bir bariyer oluşturmuştur. Mevduatlarına erişmemekle kalmayıp aynı zamanda direkt olarak ABD doları da çekememektedirler. ABD dolarlarını sadece ulusal para biriminde çekebilmektedirler.[24] Bu mevduat sahipleri özellikle bankacılık sektörünün yeniden yapılandıralacağına dair basında çıkan haberlerin ardından tasarruflarını koruma ihtiyacı duymaya başlamışlardı. Bu yüzden gayrimenkul almaya yönelmişlerdir.[25] Örneğin büyük gayrimenkul şirketi Solidere şirketinin arazi satışlarından elde ettiği gelirler 1.3 milyon ABD dolarından 234.5 milyon ABD dolarına yükselmiştir.[26] Ayrıca bu mevduat hesabı sahipleri Solidere şriketinin hisselerini almaya da yönelmiş ve likidite krizinin başlangıcından 2021 yılının Nisan ayına kadar hisselerinin değerinin %500 artmasına sebep olmuşlardır.[27]
1 Haziran 2021 tarihinde Dünya Bankası, eğer "sadece birkaç kişiye yarar sağlayan iflas etmiş ekonomik sistemi" reform edilmezse Lübnan'daki ekonomik krizin 19. yüzyılın ortalarından beri en şiddetli üç krizden biri olabileceğini uyaran bir rapor yayınladı.[28] 11 Ağustos 2021'de, Lübnan merkez bankası petrol sübvansiyonlarını sona erdireceğini ve bunun yerine "Lübnan lirasının piyasa fiyatına dayalı olan yakıt ithalatları için kredi hatları" sunacaklarını duyurdu.[29] Bu karar ekonomik kriz içerisinde olan ülkede yakıt fiyatlarında önemli bir artışa sebep oldu ama hükûmet kesintileri gideremedi.[30] Günler sonra 15 Ağustos 2021'de, yakıt kıtlığı nedeniyle kuzey Akkar bölgesinde meydana gelen patlamada 33 kişi hayatını kaybetti.[31] 9 Ekim 2021'de ise ülke en büyük iki elektrik üreticisi Zahrani ve Deir Ammar'ın yakıtının bitmesiyle 24 saatlik tam elektrik kesintisine uğradı.[32] Kamu hizmetleri, merkezi üreticiler için yakıt alamadıkları için sadece birkaç saatliğine elektrik hizmeti sunabilmekteydi. Bu durum özel elektrik üretim şirketlerinden daha pahalı elektrik alan insanların sayısın önemli bir artışa sebep olmuştur.[33]
2021 yılının Aralık ayında, BBC News ekonomik krizin hayati ilaçların ithalatında kesintilere neden olduğunu duyurdu.[34]