Maçin Muharebesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı | |||||||
Maçin Muharebesi | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Rus İmparatorluğu | Osmanlı İmparatorluğu | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Nikolay Repnin |
Ağa Paşa Tepedelenli Ali Paşa | ||||||
Güçler | |||||||
30,000[1]-36,000[2] | 64,000[2]-80,000[1][3] | ||||||
Kayıplar | |||||||
141 ölü 300 yaralı[1][4] total:1,000[2] |
4,000 ölü[2] 35 top [1][3] |
Maçin Muharebesi, 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı'nda evre.
1791 yazının başında taarruza geçen Nikolay Repnin komutasındaki Rus ordusu Koca Yusuf Paşa'nın öncü birlik olarak gönderdiği Ağa Paşa ve Tepedelenli Ali Paşa komutasındaki öncü Osmanlı birliğini 7-9 Temmuz'da Maçin'de meydana gelen muharebede yenilgiye uğrattı.
Osmanlı birliğinin düzensiz bir şekilde çekilmesinin ardından Hırsova'da bulunan aslî Osmanlı ordusu yeniden Maçin'e yürüdüyse de, taraflar arasında mütareke müzakereleri başladı.
Aynı anda hem Rusya hem Avusturya ile savaşan Osmanlı İmparatorluğu, Fransız İhtilali'nin ortaya çıkardığı yeni koşullar çerçevesinde barışa meyleden Avusturya'yla 18 Eylül 1790'da (dokuz ay süreli) Yergöğü Mütarekesi'ni imzaladı ve tüm askerî olanaklarını Rusya cephesine yoğunlaştırma olanağı yakaladı. Buna mukabil, General Potemkin komutasındaki Rus ordusu 23 Ekim 1790'da Kili'yi, 22 Aralık 1790'da ise (üç aylık kuşatmanın ardından) İsmail'i ele geçirdi.
1791 ilkbaharında harekete geçen Rus ordusu Babadağı'na hücum etti (15 Haziran). İbrail'i kuşatan Rus ordusu Maçin'e ilerledi. Koca Yusuf Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu ise Rus taarruzunu karşılamak amacıyla Hırsova'ya ilerledi. Rus ordusunun Kalas ve Siret Nehri hattını izleyerek Maçin'de muharebeyi kabul edeceği belli olunca, 7 Temmuz'da öncü kuvvet olarak Ağa Paşa ve Tepedelenli Ali Paşa komutasındaki 5-6.000 askerlik birlik Maçin'e sevkedildi.[5]
7 Temmuz'da Osmanlıların öncü birlikleri ile Maçin'i kuşatmaya çalışan Nikolay Repnin komutasındaki Rus ordusu arasında ilk çarpışmalar başladı. 8 Temmuz'da ise karşılıklı top atışları da başlarken, bir taraftan yeniçeriler metris kazıp siper almaya, Osmanlı atlı birlikleri ara hücumlarla Rus ilerleyişini durdurmaya çalıştı.
Osmanlı komutanları, Rus taarruzunun muharebe bölgesindeki sazlık alandan geleceği düşüncesiyle yığınağı buraya yaptıysa da, Rus ordusu tam aksi istikametteki tepeden Türk birliğine hücum etti. Nitekim 9 Temmuz'daki hücumda Rus ordusunun isabetli top ateşi Osmanlı birliğini geriletti ve Rus piyadesi de taarruzla Osmanlı siperlerini ele geçirdi. Osmanlı birliği 700-800 kayıp vererek düzensiz bir şekilde Maçin'e çekildi.[6]
Ana ordunun başındaki Sadrazam Koca Yusuf Paşa ordunun tamamen dağılmasını engellemek için 12 Temmuz'da Hırsova'ya çekildi.[7]
Hırsova'da Koca Yusuf Paşa Anadolu’dan gelecek takviye kuvvetle yeniden Maçin'e taarruz kararı aldı ve bu doğrultuda Rumeli Beylerbeyi Mustafa Paşa’nın birliklerini 16 Temmuz'de ileri sevkettiği gibi, Tuna Kaptanı Ahmed Paşa ince donanmayla İbrail’e demir attı. Ordunun aslî kısmı ise 24 Temmuz’da Maçin önlerine geldi ve Rus komutan Repnin'e "Osmanlı ordusunun sayıca kalabalık olduğunu" ifadeyle, ateşkes teklif eden bir mektup gönderdi.[8] Buna mukabil, Rus komutan da müzakarelere başlanması için; (I) Küçük Kaynarca Antlaşması ve sonrasında imzalanan tüm antlaşmaların geçerliliğinin kabulü, (II) (Rus işgalindeki) Eflak ve Boğdan'ın belli şartlar altında Osmanlı İmparatorluğu'na terki ve (III) Turla nehrinin Osmanlı-Rus sınırı olarak belirlenmesi koşullarını öne sürdü.[9] 11 Ağustos'ta Osmanlı ordusunun yaptığı meşveretin sonucunda, Rusların teklifinin kabul edilmesi görüşü bir mazhar ile (savaşın devamını isteyen) III. Selim'e gönderildi. Ağustos ayında III. Selim mütareke imzalanmasına onay verdi ve 11 Ağustos 1791'de taraflar arasında sekiz ay süreli Kalas Mütarekesi imzalandı.
Osmanlı ordusunun kritik önemdeki Maçin Muharebesinde yenilgiye uğraması ve aslî ordunun sayısal üstünlüğüne karşı muharebe sonrasında karşı taarruza geçmekten imtina etmesi 1789 yılında tahta çıkan III. Selim'in 1792 yılında Rusya İmparatorluğu'yla savaş haline son veren Yaş Antlaşması'nın imzalanmasından sonra 1793'ten itibaren Nizâm-ı Cedîd Ordusu'nun kuruluş sürecine hız verdi.[10]