Osmanlı İmparatorluğu tarihi |
---|
Osmanlı İmparatorluğu kronolojisi |
Osman Bey'in Rüyası veya Osman Gazi'nin Rüyası, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Bey hakkında anlatılan, devletin kuruluşu ile bağlantılı bir rivayettir. Rivayete göre Osman Bey rüyasında Şeyh Edebali'nin koynundan bir ayın doğup, kendi koynuna girdiğini ve göbeğinden çıkan ağacın bütün dünyayı kapladığını görmüştü.[1]
Rüya, Oruç Bey tarafından ise Osman Gazi'ye değil babası Ertuğrul Gazi'ye ithaf edilmiştir. Onun anlatımına göre yine şeyhin koynundan doğan bir ay Ertuğrul'un koynuna girer. Sonra göbeğinden çıkan ağacın gölgesinden dağlar çıkar.
Osmanlı yazarları, imparatorluklarının kurucusunun bu rüyasına büyük önem verdiler.[2]
Aşıkpaşazade Tarihi'nde rüya şu şekilde anlatılmıştır:[3]
''Osman Gazi uyuyunca rüyasında gördü ki bu azizin koynundan bir ay doğar, gelir, Osman Gazi'nin koynuna girer. Bu ayın Osman Gazi'nin koynuna girdiği demde göbeğinden bir ağaç çıkar. Gölgesi dünyayı tutar. Gölgesinin altında dağlar var. Her dağın dibinden sular çıkar. Bu çıkan sulardan kimi içer, kimi bağçeler sular, kimi çeşmeler akıtır.''
Rüyanın Osman Gazi'den çok daha sonra, ölümünden yüz yıldan fazla bir süre sonra on beşinci yüzyılda ortaya çıktığı[4] ve sonradan yaratıldığı konusunda çoğu akademisyen hemfikirdir.[4][5][6][7] Rüyanın, imparatorluğa temel bir mit sağlamak, Osman'ın hayatını zenginleştirmek veya sonraki başarısını açıklamak gibi amaçlarla yaratıldığı düşünülmektedir.[4][5]
Halil İnalcık bu rüya için 'Sözde rüya' tabirini kullandı.[6] Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay rüyanın sözde bir rüya olduğunu, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ise rüyanın uydurulmuş olduğunu söyleyerek Halil İnalcık'a bu konuda katıldı.[6]
Orta Asya Türk-Moğol ve Türk-İslam kültürünün ortak unsurlarından birisi Kut kavramı ve hakimiyetin ilahi kaynaklı olduğu düşüncesidir. İslamiyet öncesi Türk devletlerinde görülen Kut kavramı, İslamiyet'in kabul edilmesinden sonra Osmanlı İmparatorluğu'nda da var olmuştur. Hükümdarların ilahi kaynaklı bir rüya görüp hükümdarlıklarına meşruiyet kazandırması ise bunun bir yansımasıdır.
Cengiz, Timur ve Kadı Burhaneddin Ahmet gibi devlet adamları, meşrû bir hanedan mensubu olarak doğmadıklarından saltanat rüyası gibi meşrûiyet vasıtalarına müracaat etmişlerdir.[8]