Refah biyolojisi, sentient bireylerin çevreleriyle ilişki içerisinde tecrübe ettikleri olumlu ve olumsuz refahı (acı ve hazzı) incelemek için önerilen disiplinler arası bir araştırma alanıdır. Yew-Kwang Ng, refah biyolojisi alanını ilk olarak 1995 yılında öne sürdü. Refah biyolojisi alanının kuruluşu, yaban hayvanı ıstırabıyla ilgili araştırma alanı yaratmanın önemini savunan filozoflar dahil olmak üzere bir dizi yazar tarafından desteklendi. Ayrıca, refah biyolojisi alanının faydalanabileceği halihazırda mevcut araştırmalar ve bu araştırmaların bulgularının kullanım potansiyelinin olduğu özel uygulamalar örnek olarak verildi.
Catia Faria ve Oscar Horta, kentsel refah ekolojisini, kentsel, banliyö ve endüstriyel ekosistemlerde yaşayan hayvanların refahını inceleyecek bir refah biyolojisi alt disiplini olarak önerdiler. Bu hayvanlar üzerinde halihazırda pek çok araştırma olduğunu, ancak bunların, hayvanların insanlar üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak veya belirli türdeki hayvanları korumak amacıyla yapıldığını ileri sürerler. Faria ve Horta, elde edilen bilgilerin hayvanların maruz kaldığı zararları azaltmaya yardımcı olmak için kullanılabileceğini savunmuşlardır çünkü bu tür ekosistemler, zaten büyük ölçüde insan kontrolü altında olduğundan ve buralardan elde edilen bulgular başka ekosistemlerdeki hayvanların refah durumunu değerlendirmek için de kullanılabileceğinden bu tür ortamlar doğaya müdahale deneyleri için mükemmeldirler.[1]
Hayvan etiği alanında çalışan bazı yazarlar, sentient bireylerin acısını azaltmak için zorlayıcı ahlaki nedenler olduğunu ve bu akıl yürütmeyi takip ederek insanların vahşi hayvanların acısını azaltmak için müdahaleye kalkışmaları gerektiğini savundular;[2][3] sentient havyanlar kendi refahlarını (acı çekip çekmemelerini) son derece önemserken, ekosistemlerin bilinçli olmadıkları için biyolojik çeşitliliği umursama kapasitesinden yoksun olduklarını öne sürerler.[4] Bu sebeple, ekolojistlerin muhafaza biyolojisi için kullandıkları kaynakları refah biyolojisine kaydırmaları için önemli gerekçeler olduğunu savunurlar.[4][5] Ayrıca eğer vahşi hayvanlara yardım etmek için bir takım sistematik ve geniş çaplı projelere kalkışma vazifesini biri üstlenmek istiyorsa, bunun öncelikle birkaç büyük sorunun yanıtlanmasını gerektireceğini ve bu tür büyük ölçekli eylemlerin ancak uzun soluklu ve başarılı küçük ölçekli denemelerin ardından yapılması gerektiğini söylemiştir.[6]