Sinir sistemi hastalıkları; nörolojik bozukluklar olarak da bilinir ve sinir sistemini etkileyen tüm durumları tarif eder. Bu kategori, genetik bozukluklar, enfeksiyonlar, kanser, nöbet bozuklukları (epilepsi gibi), kardiyovasküler kaynaklı durumlar (inme gibi), konjenital ve gelişimsel bozukluklar (spina bifida gibi) ve dejeneratif bozukluklar (örn. multipl skleroz, Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı ve amyotrofik lateral skleroz gibi) içermektedir.[1]
Belirtiler ve semptomlar duruma bağlı olarak değişebilir. Sinir sisteminin insan fizyolojisindeki önemi göz önüne alındığında, semptomlar diğer organ sistemlerine ait olabilir ve motor fonksiyon bozukluğu, duyusal bozukluk, ağrı vb. ile sonuçlanabilir.
Bazı sinir sistemi hastalıkları genetik mutasyonlardan kaynaklanır.[2] Örneğin Huntington hastalığı, ilerleyici nörodejenerasyon ile karakterize kalıtsal bir hastalıktır.[3] Huntington hastalığı, HTT geninin her iki kopyasında da anormal şekilde katlanmış bir mutasyondan kaynaklı proteinden kaynaklanır.[4] Mutasyona uğramış proteinlerin birikmesi, bazal ganglionlarda öncelikli olmak üzere beyin hasarına neden olur.[4]
Gelişim aşamasındaki anne karnındaki bebekler, sinir sisteminin oluşumunu etkileyen konjenital olatlara maruz kalabilir.[5] Örneğin, Anensefali (veya spina bifida), nöral tüp kusurları nedeniyle oluşan bir sinir sistemi anomalisidir.[5]
Gliomlar, merkezi sinir sistemi içinde yer alan gliyal hücrelerin anormal çoğalması ile oluşur.[6] Glioblastoma ise agresif bir glioma şeklidir.[7]
Mantarlar, bakteriler ve virüsler gibi patojenler sinir sistemini etkiler.[8] Örneğin menenjit, bakteriyel veya viral enfeksiyonların meninks iltihabına neden olduğu merkezi sinir sisteminin yaygın bir enfeksiyonudur.[9]
Senkronize beyin aktivitesi nedeniyle nöbetlerin meydana geldiği düşünülmektedir.[10] Örneğin epilepsi, beyinde tekrarlayan nöbetlere neden olan anormal bir elektriksel aktivite ile karakterize edilir.[11]
Beyin kan damarları açısından zengindir. Çünkü çok fazla besin ve oksijen ihtiyacı vardır.[12] İnme, kan pıhtısı veya kanamadan kaynaklanabilir.[13]
Nörodejeneratif hastalıklar, nöronlara zarar veren hastalıklardır. Nörodejeneratif hastalık örnekleri arasında Alzheimer hastalığı,[14] Parkinson hastalığı,[15] ve amyotrofik lateral skleroz yer alır.[16] Örneğin, multipl skleroz (MS), vücudun merkezi sinir sisteminde inflamatuar bir reaksiyon başladığı ve nöronlara zarar verdiği inflamatuar nörodejeneratif bir hastalıktır.[17][18] Nörodejenerasyon her hastalıkta farklıdır; örneğin MS, demiyelinizasyon adı verilen dejeneratif bir sürecin sonucudur.[17] Öte yandan, Parkinson hastalığı, motor davranışı başlatmak için önemli olan Substantia Nigra'daki nöronların hasar görmesinden kaynaklanır.[19]
Tim Newman'a göre merkezi sinir sistemi beyin ve omurilikten oluşur, tüm vücuttan bilgi toplar ve ayrıca tüm vücuttaki işlevleri kontrol eder.[20]
Newman'ın araştırması ayrıca beynin tüm vücuttaki en karmaşık organ olduğunu gösteriyor. Beyin 4 loba ayrılır: temporal, parietal oksipital ve frontal. Beyin 100 milyardan fazla nörona sahiptir ve vücudun oksijeninin yaklaşık %20'sini kullanır.[21]
Omurilik sırt bölgesinde yer alır. Omurilik, her omur arasında toplam 31 omurilik siniri içerir. Sinirler periferik sinir sistemine bağlanır.[20]
Periferik sinir sistemi kaslara ve iç organ yapılarına bağlanır ve merkezi sinir sistemine bilgi gönderir.[22]
Nörolojik bozuklukları teşhis etmek için kullanılabilecek bir dizi farklı test vardır.
Belden sıvı alınması olarak da bilinen lomber ponksiyon (LP), omuriliğin subaraknoid boşluğuna içine boş bir iğnenin sokulduğu ve analiz için beyin omurilik sıvısının (BOS) alınmasını tarifleyen prosedürdür. Kırmızı ve beyaz kan hücresi sayıları, protein ve glikoz seviyeleri ve bakteri ve virüsler gibi anormal hücre veya patojenlerin varlığı taranabilir. Sıvının opaklığı ve rengi de tanıya yardımcı olabilecek faydalı bilgiler verebilir.
Sinir sistemi bozukluklarının tedavileri duruma göre değişir ve ilaç, cerrahi ve terapi gibi müdahaleleri içerebilir.