Sovyetler Birliği’nde felsefe, resmi olarak Marksist-Leninist düşünce odaklıydı, bu kuramsal olarak nihai felsefi doğru ve nesnellik temeliydi. 1920’ler ve 1930’lar boyunca, Rus düşüncesinin diğer eğilimleri baskılandı (pek çok filozof göç etti, başkaları sürüldü). Stalin 1931’de diyalektik materyalizm’i Marksizm Leninizm ile özdeşleştiren bir karar çıkartarak, bütün komünist devletlerde ve Comintern aracılığıyla çoğu Komünist partide geçerli olacak resmi felsefe haline getirdi. . Bolşevik yönetimin başlangıcından itibaren Sovyet felsefesinin resmi amacı (her derste yer alması zorunlu bir öğretim konusuydu), Komünist düşüncelerin kuramsal olarak anlatılmasıydı. Bununla birlikte, 1917 Ekim Devrimi nden sonra, hem felsefi hem siyasi mücadeleler damgasını vurmuş ve artık eskisi gibi dogmatik olunmayıp daha ilerici ve olumlu konular tartışılır hale getirmiştir. Evald Vasilevich Ilyenkov 1960’ların önde gelen filozoflarından biriydi, Leninist Diyalektik ve Positivizmin Metafizikliği (Leninist Dialectics & Metaphysics of Positivism) (1979) kitabında, 1920’lerin “mekanikçiler ile “diyalektikçiler” tartışmasını yeniden açtı. 1960’lar ve 1970’lerde analitik felsefe (analytical philosophy) ve mantık deneyciliği (logical empiricism) dahil Batı felsefeleri Sovyet düşüncesi üzerinde iz bırakmaya başladılar. Keza bu durum da SSCB'nin Stalin sonrası yönetiminde komünist idealini ne derece yeteneksiz kullandığının ve emperyalist ülkelerinin felsefelerine gittikçe kayan bir ivme kazandığının göstergesidir.
Daha fazla bilgi Diyalektik maddecilik ve Marksist kuram. İlk Lenin tarafından Maddecilik ve Empriocriticism (Materialism and Empiriocriticism) (1908) kitabında geliştirilen diyalektik maddecilik üç eksen üstünde durur: Hegelci diyalektiğin “maddeci ters çevrilme”si, sınıf savaşımı bilimsel ilkelerinin tarihselliği ve fizikteki (Hemlholtz), biyolojideki (Darwin) ve ekonomi politikteki (Marks) “evrim yasaları”nın birbirine yakınsamasıdır. Lenin böylelikle tarihi Marksizm (Labriola) ile “sosyal darwinizm” (Kautsky)’ye yakın olan determinist Marksizm arasında bir yerde durmuştur. Lenin’in en önemli felsefi rakibi, Marksizmle Ernst Mach, Wilhelm Ostwald ve Richard Avenarius (ki Materialism and Empiriocriticism kitabında şiddetle eleştirilmiştir) felsefesini birleştirmeye çalışan Alexander Bogdanov (1873-1928) idi. Bogdanov “tectology” kitabını yazdı ve savaş sonrası Protelkult kurucularından biriydi.
1917 Ekim Devrimi sonrası, Sovyet felsefesi “diyalektikçiler” (Deborin) ile “mekanikçiler” (Bukharin, 1924'te Stalin’in “tek ülkede sosyalizm” tezinin de ayrıntılarını hazırlamıştı) arasında bölündü. Mekanikçiler (A.K. Timartizev, Timianski, Axelrod, Stepanov...) ki çoğu bilimsel bir alt yapıdan geliyorlardı, Marksist felsefenin ilkesini Doğanın nedensel açıklanmasında bulduğunu ileri sürüyorlardı. Marksizmin pozitivist bir yorumunu savladılar, yani Marksist felsefe doğa bilimlerini izlemeliydi. Stepanov böylesi üstüne basarak “Doğanın Diyalektik Anlayışı Mekanik Anlayıştır” başlıklı makalesini yazdı. Bunu aksine, “diyalektikçiler” daha çok Hegelci bir öğretiden geliyorlardı, diyalektiğin basit mekanizme indirgenemeyeceğinde ısrarlıydılar. Engels ’in Anti-Duhring ve Doğanın Diyalektiği’ni kendilerine temel alarak, diyalektik yasalarının doğada bulunabileceğini iddia ettiler. Görecelilik Kuramı ve kuantum mekaniği’nden destek alarak, mekanikçilerin doğa kavramının çok dar ve sınırlı olduğu yanıtlarıydı. “Rus Marksizminin babası” Plehanov ’un öğrencisi olan Deborin, mekanikçilerle Spinoza’nın yeri konusunda da ayrı düşüyordu. Mekanikçiler onun idealist metafizikçi olduğunu söylerken, Deborin, Plekhanov’u izleyerek, Spinoza’yı maddeci ve diyalektikçi olarak görüyordu. Mekanikçilik en sonunda diyalektik maddeciliği kundakladığı ve kaba (vulgar) evrimcilikle suçlanıp kınandı Marksist-Leninist Bilimsel Kurumlar İkinci Tüm Birlikler Konferansında, 1929 toplantısıyla. İki yıl sonra, Stalin mekanikçilerle diyalektikçiler arası tartışmayı kesinkes bitirdi, çıkartılan bir kararla diyalektik materyalizm Marksizm-Leninizm ile özdeş sayıldı. Bundan sonra, resmi görüşlerin dışında felsefi bağımsız araştırma olasılıkları kayboldu, bu esnada lysenkoizm (lysenkoism) bilimsel alanlarda yürürlükte oldu (1948’de genetik bilimi “burjuva sahtebilimi” ilan edildi). Bununla birlikte, “mekanikçiler” ile “diyalektikçiler” arası tartışma 1920’lerden çok uzun zaman sonra da önemini koruyacaktı.
Öte yandan, David Riazanov 1920’de kendi kurduğu Marks Engels Enstitüsü başkanı olacaktı. Sonra MEGA (Marx-Engels-Gesamt-Ausgabe) kurdu ve Marks ve Engels’in bütün eserlerini yayinlayacaktı. Ayrıca, Diderot, Feuerbach ya da Hegel gibi yazarları da yayınladı, ancak 1921’de sendikaların özerkliğini savunduğu için tüm siyasi görevlerden çıkarıldı.
5’inci Comintern Kongresi sırasında, Grigory Zinoviev, George Lukacs’ı Tarih ve Sınıf Bilinci (1923) kitabı ve Karl Korsch’u da Marksizm ve Felsefe kitabı nedeniyle kınanmasını sağladı. Tarih ve Sınıf Bilinci yazarı tarafından reddedildi ve siyasi nedenlerle öz eleştiri yapıldı (o, bir devrimci için partinin bir parçası olmanın en önde geldiği düşüncesindeydi). Buna rağmen, Batı Marksizminin önde gelen bir kaynağı haline geldi, ilk Frankfurt Okulu ile başlayarak, hatta Heidegger’in Sein und Zeit (Olmak ve Zaman) (1927) eserini bile etkiledi. Lukacs sonra 1930 başlarında Moskova’ya gitti, orada felsefi çalışmalarına devam etti, Dünya Savaşından sonra Macaristan’a döndü. Sonra da 1956 Imre Nagy hükümetinde görev aldı; artık yakından izleniyordu.
Lev Vygotsky’nin (1896-1934) geliştirmeci (developmental) ruhbilim çalışmaları Ivan Pavlov’un çalışmalarının zıddıydı ve düşünceleri Alexei Nikolaevich Leont'ev, Pyotr Zinchenko (Harkov Ruhbilim Okulu üyesi) ve ilk yalan makinesini geliştiren bir sinir ruhbilimcisi olan Alexander Luria’nın etkinlik (activity) kuramı ile genişletildi.
Rus biçimciliği 1910’lardan 1930’lara edebi eleştiriciliğin etkili bir akımıydı, edebi eleştiriciliği, şiirsel dil ve edebiyat özellik ve özgünlüğünü oluşturarak tümüyle değişik bir bakış açısı getirdi. Rus ve Sovyet bilimcilerinin (Viktor Shklovsky, Yuri Tynianov, Boris Eichenbaum, Roman Jakobson, Grigory Vinokur) bir dizi yüksek düzey etkili eserlerini içerir; Rus biçimciliği Mikhail Bakhtin ve Yuri Lotman gibi düşünürlere ve geniş anlamda yapısalcılık üzerinde çok etki etti. Hareketin üyeleri genelde modern edebi eleştiriciliğin kurucuları olarak değerlendirilirler. Stalin yönetiminde bu terim, seçkinci sanatı ima eden küçük düşürücü anlam kazandı.
Rus biçimciliği ayrık bir hareketti, birleşik bir doktrin oluşturamadı, emeklerinin merkezi bir amacı konusunda katılımcılarının fikir birliği yoktu. Gerçekte, “Rus biçimciliği” iki ayrı hareketi belirtiyordu: Petersburg’daki OPOJAZ (Şiirsel Dil Çalışmaları Birliği) ile Moskova’daki Dilbilimsel Çevre. Bu nedenle, hayli geniş ve soyut bir kavram olan “Biçimcilik” yerine “Rus biçimcileri”nden söz etmek daha doğrudur.
Bunlarla birlikte, yaratıcı felsefe çalışmaları için koşullar SSCB 1956 Sovyetler Birliği Komünist Partisi 20. Kongresi ardından 1950’ler ortalarında oluşmaya başladı, gerçi felsefenin dış eteklerinde de olsa: doğa bilimi felsefesi (B. Kedrov, I. Frolov), algılama ve tin bilim (gnoseology) kuramı (P. Kopnin, V. Lektorsky, M. Mamardashvili, E. Ilyenkov), felsefe tarihi (V.Asmus, A.Losev, I.Narski), ahlak (O.Dobronitski), estetik (M.Kagan, L.Stolovitsh), mantık (G.Shtshedrovitski, A.Zinovyev) ve işaret bilimi (semiotics) ve sistem kuramları (Y.Lotman ki İşaret Sistemleri Çalışmaları dergisini çıkarmıştır, en eski işaret bilim (semiotics) süreli yayınıdır; V.Sadovsky). 1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmalar gibi genç Marks’ın eserleri, ilkin 1932’de basılmış, ancak Stalin tarafından engellenmiştir çünkü, Alman İdealizminden ayrılması tamamlanmamıştı ve bu tartışılmaya başlanmıştı.
Vasily Nalimov (1910-1997) ana olarak olasılık felsefesiyle ve onun biyolojik, matematiksel, dilbilimsel bildirgeleriyle ilgiliydi. Gnostizim ve mistisizmin bilimdeki rollerini araştırdı. Nalimov genelde atıf yapma endeksi (citation index) kavramı önerisiyle değeri anılır.