Sözsüz Oyun II | |
---|---|
Yazar | Samuel Beckett |
Repliği olmayan karakterler | Dürtüldüklerinde çuvallarından dışarı çıkıp günlük işlerini yapan A ve B |
İlk gösterim | 25 Ocak 1960, Institute of Contemporary Arts, Londra, John McGrath yönetiminde |
Orijinal dil | Fransızca |
Tür | Absürt |
Sözsüz Oyun II (Fransızca Acte sans paroles II), Samuel Beckett'ın Sözsüz Oyun I'den sonra yazdığı ikinci mim oyunudur. Özgün olarak Fransızca yazılan oyun daha sonra Beckett tarafından Act Without Words II adıyla İngilizceye çevrildi. 1950'lerin sonunda[1] yazılan oyun ilk defa Oxford'daki Calderon Press Institute'ta John McGrath yönetiminde oynandı.[2] Oyunun Londra prömiyeri 25 Ocak 1960'ta Michael Horovitz yönetiminde Institute of Contemporary Arts'ta yapıldı.[2] Oyun ilk defa New Departures'ın Yaz 1959 sayısında yayınlandı.
İki çuval ile düzgün bir elbise yığını, sahnenin arka tarafında "şiddetli aydınlatılmış"[4] alçak bir platformun üzerinde durur. Her iki çuvalda da birer adam vardır; soldakinde B ve sağdakinde A.
Uzun bir sırık (oyun metninde "üvendire" - [İng. "goad"] kelimesi kullanılır) sağdan girer, A'yı günlük rutinine başlaması için uyandırmak üzere sağdaki çuvalı dürter ve çıkar. Bir kez daha dürtülen A sonunda ortaya çıkar. A sarsak ve dağınık şekilde hareket eder. Haplarını yutar, dua eder, rastgele giyinir, bir havucu ısırır ve hemen ardından "tiksintiyle tükürür."[4] “Canı sıkkındır, evhamlı bir hayalperesttir, belki de bir şairdir.”[5] Yaptığı temel faaliyet, açıkça görülen bir amaç olmaksızın, dolu çuvalı sahnenin soluna taşımasıdır. Ardından kendi çuvalına geri girer. Böylece artık B'nin içinde bulunduğu çuvalı üvendirenin eriminde bırakmış olur.
Üvendire, ucuna bir teker takılmış olarak yeniden görünür, diğer çuvalı dürter ve önceki gibi çıkar. B dakik, hızlı ve isteklidir, uyanması için bir defa dürtülmesi yeterli olur. Muhtemelen daha önce düzgünce katlamış olduğu kıyafetleri şimdi dağılmıştır (bu, üçüncü bir kişinin varlığının açık işaretidir) ama B buna aldırmaz ve kendi işine bakar. Nasıl giyinmesi ve elbiselerine nasıl bakması gerektiğini bilmektedir. Kendine de daha iyi bakar (dişlerini fırçalar ve egzersiz yapar), daha organizedir (toplam on bir defa saatine bakar, çuvalların yerini değiştirmeden önce bir harita ve pusula kullanır), ama yine de yaptıkları A'ya göre daha anlamlı değildir. Yapacak daha çok şeyi olsa da B, Beckett'ın oyundaki talimatlarına göre günlük işlerini hızlıca yerine getirir. Böylece geçirdiği zaman A ile yaklaşık olarak aynıdır. Çuvalların yerini değiştirdikten sonra soyunur, elbiselerini yığının üzerine fırlatmak yerine düzgünce katlar ve yeniden çuvalının içine girer.
Artık iki tekerin üzerinde ilerleyen üvendire üçüncü defa görünür ve A'yı uyandırmaya çalışır. Yine iki defa dürtmesi gerekir. A önceki pandomimi tekrar etmeye başlar. Ancak bir anda ışıklar söner ve oyun sona erer.
İlk gösterimin ardından yapılan yorumlar "kafa karışıklığından beğenmemeye"[6] kadar farklılık gösteriyordu. Oyun ABD'deki gösterimlerinde biraz daha başarılı oldu. Ancak Beckett tüm bu tepkiler hakkında Thomas MacGreevy'ye şöyle yazmıştı: "Daha önce hiç böyle güzel bildirimler almamıştım."[7] Alan Schneider göre sorun "eleştirmenlerin eski oyunları işe karıştırmadan ve daha önce gösterdikleri tepkileri ussallaştırmadan, karşılarındaki yeni oyun hakkında fikir yürütememeleriydi."[8]
"Oyun ancak mekanik figürler insanileştirilirse ilgi çekici olur. İnsanlığın içinde bulunduğu tekrar eden kötü durumun, birbirleriyle ilişkisi olmasa bile karakterler arasında paylaşılıyor olması, oyundaki tek rahatlık kaynağıdır."[9] İki adam kendilerini üvendirenin ardındaki harici güçten kurtarmak için birlikte çalışırlar, ancak güç bu çabaya üvendireye tekerlekler ekleyerek karşılık verir. Mantıken bir süre sonra üvendirenin eriminden kurtulmuş olmaları gerekir, ama ne zaman? Eğer üvendire onları dürtmese, çuvallarına tıkılmış olarak mı kalacaklardır? Bu ölüm müdür?
Eugene Webb farklı bir yorumu savunur. Ona göre "üvendire insanın eyleme geçmek için içinde duyduğu güdüyü temsil eder. Eğer insan kendi dışındaki hiçbir şeye güvenemezse, kendi içinde ona umut ve güven verecek bir şey bulabilir mi? Bu konuda oyunun söylemek istediği, insanın içinde, uzun süre eylemsiz kalmamasını sağlayan zorlayıcı bir gücün bulunduğudur.[10]
Adlandırılamayan'ın ünlü kapanış cümlesi "Devam edemem, devam edeceğim"dir.[11] Üvendire bu iki ifadenin arasında olanları gösterir. A ile B aynı zamanda, Godot'yu Beklerken'in zaman geçirmek ve kendilerini oyalamak için amaçsızca boş işler yapan, ancak sonunda kayda değer hiçbir şey elde edemeyen başkahramanları Vladimir ve Estragon'a benzer. Bununla birlikte daha iş adamı görünüşlü olan B "bir çeşit Pozzo'dur... garip şekilde beceriklidir, işkoliktir, sağlıklı yaşam düşkünüdür."[5] A ve B birlikte "bir insan bileşkesi"[12] oluştururlar: B kendine güvenli ve proaktiftir, A ise harici bir tanrıya güvenmeyi tercih eder.
"Oyuna göre hayata, anlaşılamasa da katlanılmalıdır. Zafer yoktur, çözüm yoktur... Süreç üzerinde kontrol yoktur,"[13] 'büyük resim' görülemez. Ne A ne de B diğerini sırtında taşıdığının farkındadır [hatta diğerinin varlığını bile bilmezler]... yüklerini sorgulamadan kabullenirler,[14] tıpkı (Beckett eserlerindeki pek çok örnekten biri olarak) nasıl olup da annesinin odasına tıkılıp, ertesi hafta üzerinde birçok düzelti işaretiyle geri dönecek olan metinler yazarak para kazandığını sorgulamayan Molloy gibi. Oyundaki A aylak Molloy'u anımsatırken, B dedektif Moran'a benzer.
Oyundaki tüm hareket bir günde, iki günde, belki de tüm hayatları süresince geçiyor olabilir. Karakterlerin sola doğru ilerleyişi Dante ile Virgil'in İlahi Komedya'da cehenneme inişi gibidir.[15]
"Beckett, Albert Camus'nün Sisifos Söyleni kitabını okurken,[16] insanın tüm çabasının nafile, hayal kırıklığıyla dolu ve saçma oluşuna ilişkin bir sembol keşfetti. Klasik mitolojinin en büyük günahkarlarından biri olan Sisyphos ebedi bir ceza olarak, sürekli aşağıya geri yuvarlanan bir kayayı, bir tepenin zirvesine tekrar tekrar çıkarmak zorundaydı. Ebedi bir canlanma-faaliyet-dinlenme döngüsüne katlanmak için doğmuş olmak da, A ve B'nin cezasını çektikleri günahtır."[17]
Paul Joyce 1965'te oyunun etkili bir film versiyonunu The Goad (İng. Üvendire) adıyla çekti. Filmde Freddie Jones ve Geoffrey Hinscliff rol aldı. Film, edebiyat ve sanat hakkında bir eleştiri yayını olan Nothing Doing in London'ın 500 kopya basılan ilk sayısında yayınlandı.[18]
Amerikan NBC televizyonu oyunun Alan Schneider tarafından yönetilmiş bir uyarlamasını 1966'da yayınladı.
Oyunun Beckett on Film projesi kapsamındaki uyarlaması, 1920'lerden kalma siyah beyaz sessiz filmlerin tarzında bir film olarak çekildi.
Beckett'ın sahne talimatları gereği "mim sahnenin arka tarafına yerleştirilerek tamamı şiddetle aydınlatılmış alçak ve dar bir platform üzerinde oynanmalı"[4] idi. Filmin yönetmeni Enda Hughes bunu sağlayabilmek için filmde platformu bir sahnede değil, bir sinema projektöründen geçmekte olan film şeridinin üzerinde konumlandırdı. A'nın ışıkların kararmasıyla kesilen hareketi de filmde projektörün kapatılmasıyla son buluyordu. Filmde tüm hareket üç film karesi üzerinde gerçekleştiriliyordu. Bu durum Beckett'ın oyunda yapmaya çalıştığı friz etkisini[4] de filmde sağlamış oluyordu.