Tuzcuoğlu İsyanları | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
| |||||||
Taraflar | |||||||
Tuzcuoğulları ailesi ve bazı derebeyleri (ağalar) | Trabzon Eyaleti | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Tahir Ağa Tuzcuoğlu (ölü) Hopalı Mustafa Bey (ölü) Batumlu Aslan Bey |
Osman Paşa Karslı Ahmet Paşa | ||||||
Güçler | |||||||
12.000 | Bilinmiyor |
Tuzcuoğlu İsyanları, 1832 ve 1834 yılları arasında Trabzon'da bulunan Bâb-ı Âli temsilcilerine karşı yapılan bir isyandır. İsyan, yerel Osmanlı hanedanının keyfi kararlarına karşı direnmeyi ve yerel Derebeylerinin haklarının iade edilmesini amaçlayan Rizeli Tahir Ağa Tuzcuoğlu tarafından yönetilmiştir. İsyanın ilk zamanlarında ve özellikle Ocak 1833'te isyancılar başarılıydı, ancak 1834'ün ilkbaharında isyan bastırılmıştır.[1]
Bu çatışma, Hazinedaroğlu ve Tuzcuoğlu aileleri arasında var olan davalarla ilişkili olmuş olabilir. Her iki aile de Derebeyiydi ve muhtemelen Laz ya da Acar kökenliydi. İki aile arasındaki kan davasının 1817 yılında Hazinedaroğlulları'nın Memiş Tuzcuoğlu'nun öldürmesiyle başladığını söylemek çok da iddialı bir yorum olmaz. Memiş Tuzcuoğlu, sonrasında yerel olarak şehit kabul edildi.
Çarşamba Beyi Acaralı Osman Hazinedaroğlu, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı savaşının sona ermesiyle beraber 1.000 para kesesi karşılığında Trabzon Eyaletini satın aldı. Daha sonra Derebeylere verilen ayrıcalıkları geri aldı ve halktan zorla büyük miktarda vergi topladı. Bununla birlikte, Osman'ın vergi toplaması halk için uygunsuzdu, çünkü Ruslar bölgeye ciddi oranda hasar vermişti. Savaşın sonunda 1829'un hasadı kaybedildi ve 1830'un hasadı çok zayıf geçti.[2] Eylül ayında Sürmene halkı vergi ödemeyi reddetti. Gelecek yılın hasadı daha da kötüydü, ancak Osman Paşa halktan 200.000 'piastre' elde etmeyi başarmıştı. Sonrasında ise vergiler 500,000 piastreye yükseldi ve neredeyse 4,000 ailenin tamamı vergi ödemeyi reddetti. Sürmene'deki rahatsızlıklardan dolayı birkaç kişi öldürüldü, ama Mart 1832'de Sürmene hala hareketliydi.
Ağustos ayında, Osman Paşa oraya 7.000 kişilik bir kuvvet gönderdi. Acara Beyi, doğudan yedi bin askerlik destek sağladı. Aynı bölgelere güneyden de saldırmak için Bayburt'tan üçüncü bir kuvvet daha gönderildi. Ancak, siyasi otorite krizi çözülmeden kaldığı için bu seferden hiçbir şey kazanılmamış gibi gözükmektedir. Bu yılın sonuna doğru, daha sonraki bir dönemde Anadolu’yu işgal eden Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın güçlerinin Tuzcuoğlu’nun temsilcileri ile temasa geçtiğine dair bir rapor vardır. Bu raporu mazeret olarak kullanan Osman Paşa, Tahir Ağa'yı komplo ile suçladı ve infazını emretti.
Rizeli Tahir Ağa Tuzcuoğlu kısa sürede Laz isyanının lideri olarak ortaya çıktı. Onun birliklerine Hopalı Mustafa ve Batumlu Aslan da katıldı. Osman Paşa’nın askerleri, kış boyunca düşmanlarını bulmak için Lazistan’da kaldı. Bu sırada Tuzcuoğlu, Kuzey Anadolu Dağları'nın güney yamaçlarına büyük bir birlik topladı. Karslı Ahmet Paşa birlikleri takip etti, ancak yenilgiye uğradı. Ocak 1833’ün başlarında Tuzcuoğlu, 12.000 adamla Trabzon’a doğru yürüdü. Osman Paşa’nın kaymakamı onu Değirmendere'nin yakınlarında durdurmaya çalıştı, ama isyancıları durduramadan geride kaldı. İsyanın sonucunda Doğu Pontus bölgesi Tuzcuoğlu'nun yönetimine geçti. Bununla beraber Trabzon'a yapılan saldırı asla gerçekleşmedi. 1833 Ocak ayının ikinci haftasında Serasker Paşa'dan bir haberci, Tuzcuoğlu'nun Rize'nin Osmanlı valisi olarak atanmasıyla Rize'ye geldi. Tuzcuoğlu’nun Derebeyi olma hırsı devlet tarafından olumlu karşılanmışa benziyordu. Sürmene'den Batum'a kadar olan doğu bölgeleri, başkenti Rize'de olmak üzere ayrı bir il haline geldi.
Temmuz 1833'te, isyan, bu kez Rus entrikalarının açığa çıkmasıyla yeniden başladı. Batumlu Aslan Bey'in (takma adı "Binbaşı Voinikov"), Ruslar adına isyancıları teşvik ettiği ortaya çıktı.
Osman Paşa, Kars Paşasının yardımıyla düzensiz Canik ve düzenli Erzurum birliklerinden oluşan yeni bir ordu oluşturdu. Asıl amaç Batumlu Aslan Bey'in tasfiyesi idi. Ekim ayına kadar Kars Paşaları Batum'u aştı ve Atina'ya ulaştı. Aslan Bey, Rize'deki Tahir Tuzcuoğlu'na sığındı ve Osman Paşa kış için Trabzon'a çekildi. Laz isyanının, Tuzcuoğlu Rize'de kaldığı sürece devam edeceği açıktı.
Tahir Tuzcuoğlu kendi derebeyliğini uzaktaki Sivas derebeyliğine bağlamıştı. Buna karşılık Osman Paşa, 3-4.000 kişilik düzensiz Canik ordusu kurdu ve orduyu Lazistan'a gönderdi. Ordu, Sürmene isyanını tamamen bastırdı ve Rize'yi ele geçirdi. Lazistan istila edildi ve yağmalandı. Tahir'in kellesi alındı ve aile bireyleriyle birlikte İstanbul'a gönderildi. Aslan Bey, Rusya'ya bağlı Gürcistan'a kaçtı ve kendisinden bir daha haber alınamadı. Trabzon'daki İngiliz belediye başkan yardımcısı James Brant, Lazistan'ın 12 Nisan 1834'te yatıştırıldığını bildirdi; "Zengin ve güçlü Tuzcuoğlu ailesinin etkisi ve muhalefeti, Osman Paşa tarafından yok edilmiş gözükebilir, ancak Paşa’nın Lazistan’daki otoritesine karşı hayatta kalmaya devam etti". 1834'te Pierre Martin Rémi Aucher-Éloy, Laz isyanının sona erdiğini belirtti, çünkü, ilk defa Osman Paşa isyancılarla tartışmak zorunda kalmamıştı, onun yerine onların liderlerini infaz etmişti.
Tuzcuoğlu ailesinin hayatta kalan üyesi Cafer Ağa, birkaç takipçisi ile Of'un dağlarında saklanıyordu. Cafer Ağa, Osman Paşa'ya komplo kurması için çağrıldı, ancak komplo denemesi, Emin Kahyaoğlu'nun (eski Sürmene ağası ve Tirebolu valisi) taraf değiştirmesi ile gerçekleşmedi. Sürmene halkı tekrar isyan etmedi, ancak Eylül 1839'da Rize halkı son kez silahlandı. Osman Paşa, Rize halkına kadar taraf değiştiren Emin Ağa'nın altında 4.000 asker gönderdi. Ekim ayında Rize'nin ağası Memiş Suiçmezoğlu İspir'e çekildi ve “Emin Ağa etkili bir şekilde bölgede sükûneti tesis etti.
Eski Eynesil ve Of Derebeylerinin oğulları, 1841'de küçük isyanlara öncülük etmek için Osman Paşa'nın ölümünden faydalandı. Fakat Lazlar, tekrar isyan etmedi.