Yaban hayatı çiftçiliği, geleneksel olarak evcilleştirilmemiş hayvanların tarımsal bir ortamda yetiştirilmesi anlamına gelir. Kafe içerisinde evcil hayvan olarak tutulacak canlı hayvanlardan; gıda ve geleneksel tıp gibi ürünler; ve deri, kürk ve elyaf gibi malzemeler elde edilmektedir.[1][2][3]
Bazı koruma uzmanları, vahşi yaşam çiftçiliğinin, genellikle yiyecek için avlanan vahşi hayvan popülasyonları üzerindeki baskıyı azaltarak, nesli tükenmekte olan türleri yok olmaktan koruyabileceğini savunuyor.[4] Diğerleri, seçkin birkaç tür dışında koruma çabalarının çoğu için zararlı olabileceğini iddia ediyor.[3]
Bazı Afrika toplulukları, sağlıklı olmak ve hayatta kalmak için gerekli günlük hayvansal protein miktarını elde etmek için bushmeat'e (Afrika vahşi hayvan yemeği) güveniyor.[5] Çoğu zaman, bu yemeğe özen gösterilmez ve hastalıkların yayılmasına neden olur. Yaban hayatı çiftçiliği, Afrika topluluklarına uygun şekilde işlenmiş bushmeat (Afrika vahşi hayvan yemeği) sağlayarak hastalıkların yayılmasını azaltabilir.[4]
Güney Afrikalı film yapımcısı Rick Lomba, The End of Eden adlı belgesel filminde, belirli türlerdeki yaban hayatı çiftçiliğinin çevresel açıdan sürdürülebilir ve gerçekten canlandırıcı etkisinin örneklerini sundu.
Yaban hayatı çiftçiliği, o zamandan beri misk kedilerinin çiftçiliği ile bağlantılı olan SAR salgını gibi zoonotik hastalıkların ortaya çıkmasıyla ilişkilendirilmiştir.[6]
Son yıllarda, Güney Afrika vahşi yaşam çiftçiliğinde (oyun çiftçiliği olarak da bilinir) muazzam bir büyüme gördü ve bu da düzenleme eksikliğinden dolayı bir dizi soruna yol açtı.[7] Bu, 33 yabani türün çiftlik hayvanları olarak yeniden sınıflandırılmasına yol açtı.[8]
COVID-19 salgınının bir sonucu olarak, Çin'de yaklaşık 20.000 vahşi yaşam çiftliği kapatıldı. Önceki yıllarda, Çin hükûmeti, 2017'de 520 milyar yuan veya 57 milyar sterlin olarak değerlendirilen yaban hayatı çiftçiliği endüstrisinin gelişimini teşvik ediyor ve teşvik ediyordu.[9]