Bu maddedeki bilgilerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklar gerekli. (Şubat 2022) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Bu maddedeki üslubun, ansiklopedik bir yazıdan beklenen resmî ve ciddi üsluba uygun olmadığı düşünülmektedir. |
Yaylı tambur, yayla çalınan bir tambur türüdür. Yaklaşık bir asırlık bir geçmişi vardır. Tamburi Cemil Bey tarafından icat edilmiş ve daha sonraki yıllarda Ercüment Batanay ve Fahrettin Çimenli tarafından geliştirilerek bugünkü hâline getirilmiştir.
Tamburun eskiden de yayla çalındığına dair 15. yüzyılda Abdülkadir Meragi’den gelme bilgiler olsa da günümüzde bilinen yaylı tamburu ilk olarak 1900'lerin başında Cemil Bey icat etmiştir. Türk müziğinde viyolonselin yanı sıra pes ses verecek bir enstrüman arayışı içinde olan Cemil Bey, mızraplı tamburun eşiğine bir kibrit çöpü koyup alt telleri yükselterek kemençe yayıyla çalmayı denediğinde o zamana dek hiçbir enstrümandan duyulmamış hüzünlü ve duygulu bir ses elde edebileceğini fark etmiştir. Cemil Bey, tamburu yaylı olarak ilk defa Ferik Yanyalı Mustafa Paşa’ya dinletmiş ve yine bir paşa konağındaki toplantıda ilk kez yaylı tamburunu çalmıştır. Bu yeni sazın buğulu ve yumuşak sesini dinleyen herkes büyülenmiştir.
Cemil Bey, taş plaklarındaki ferahfeza, bestenigâr, segâh, hicaz, yegâh gibi taksimlerle yanık ninni, gazel ve şarkılar gibi toplam yirmi kadar eserini yaylı tamburla çalmıştır. Fakat, icat ettiği bu yeni sazı fazla geliştirmeden olduğu gibi bırakmıştır. Daha sonra İzzettin Ökte, Cemil Bey’de ayrı olan alt telleri birleştirerek viyolonsele yakın bir tını elde etmiştir. Önceleri mızraplı tambur çalan Ercüment Batanay, yaylı tamburu ilk olarak İzzettin Ökte’de görmüş ve çok etkilenerek incelemek istemiştir. Daha sonraları ise mızraplı tamburu tamamen terk ederek yaylı tamburuyla meşhur olmuştur. Batanay 1947'de gazinolarda çalışmaya başladığında ise yaylı tamburun sesinin diğer sazlar arasında çok cılız kaldığını görmüş ve sazını geliştirmek için çareler aramıştır. Cümbüş gövdesine tambur sapı takmış ve gövdenin içini kadife ile kaplamıştır. Telleri kalınlaştırarak da akordunu tizleştirmiştir. Eşik altına klasik kemençedeki gibi lastikler koymuştur. Gövdenin içine can direği yerleştirmek ise Fahrettin Çimenli’nin buluşudur. Böylece yaylı tambur, yüksek ses veren bir enstrüman hâlini almıştır.
Yaylı tamburun gövde yapımında maun, karaağaç, çınar, akçaağaç, ardıç gibi çeşitli ağaçlar kullanılır. Ses tablası; oğlak, keçi, manda veya deve derisinden, bazen de tahtadan, burguları metalden, can direği ise ayarlı olarak yapılır. Ses tablası tahta olan yaylı tamburlar, tambur-viyolonsel arası bir ses verirler. Madeni cümbüş gövdeli tamburlar ise daha ucuz olup yüksek hacimde ses verebildiği için "piyasa" müziğinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Çıkan madeni sesi azaltmak için, bu tür tamburların gövdelerine kadife bir kılıf geçirilir.
Yaylı tambur; gövdesi iki dizin üstüne sapı yere dik olarak konularak, viyolonsel yayına benzeyen bir yayla çalınır. Ses alanı iki oktavdır ama bazen orta tel de kullanılarak iki buçuk oktava kadar çıkabilir. Türk müziğinde insan sesine en yakın saz olduğu söylenir. Mızraplı tamburun tellerinin hepsi aynı yükseklikteyken, yaylı tamburun en soldaki iki alt teli yaklaşık 2 mm daha yüksektedir ve bu iki tel gövde üzerinde birleştirilip tek tel olarak çalınır. Çoğu tamburda dört sıra hâlinde toplam 6 tel vardır ama 7-8 tele kadar tel takılabilir. Alt telde, 0,32 ila 0,36 mm arası teller tercih edilir. Mızraplı tambura yapılan bolahenk akorttan daha dik olan mansur akortla çalınır. En alttaki yegâh teli, diyapazonun re sesine akortlanır. Transpozedeki orta tel kullanımı hariç, icrada sadece yegâh teli kullanılır. Diğerleri ahenk telleridir.
Mızraplı tamburda mümkün olmayan uzun ve bitişik nağmeler, yaylı tambur ile icra edilebilmektedir. Ancak yaylı tambur, icra bakımından zaten zor bir enstrüman olan mızraplı tamburdan daha zordur. Çünkü tambur, yapısı itibarıyla aslen mızraplı bir sazdır ve tek tel üzerinden çalındığı için hızlı ve çevik eserlerde yaylı tambura hâkimiyet daha da güçleşir ve detone olma riski artar.
Yaylı tambur icracıları çoğunlukla mızraplı tambur çalanlardan oluşmaktadır. Ercüment Batanay’dan sonra önemli icracıları Fahrettin Çimenli, Sadun Aksüt ve Ahmet Rasim Sabuncuoğlu'dur. Ercüment Gümüşel, Buğrahan Kaya ve Ömer Göktepeliler de son yılların tanınan icracılarındandır. Tamburilerin yanı sıra bazı ud, keman sanatçıları ve diğer müzisyenler de yaylı tambur çalmaktadır. Aslında icracısı her zaman sınırlı sayıda kalmış olan yaylı tamburun halk arasında mızraplı tamburdan daha fazla tanınıp sevildiği söylenebilir.
Yaylı tamburun pek çok tamburi tarafından mızraplı tamburun kardeşi olarak görülüp çalınmasına karşın, Necdet Yaşar ve öğrencisi Murat Aydemir gibi bazı tamburiler bunun cümbüşten bozma bir çalgı olduğu, Cemil Bey’in o çalgıyı sonradan terk ettiği gibi nedenlerle yaylı tambura karşı çıkmışlardır.
Mızraplı tambur yapan lutiyeler genellikle yaylı tambur da yapmaktadırlar. Saadettin Sandı, Mehmet Coşkun ve Elif Kızılhan tanınmış yapımcılardır.
İlk yaylı tambur metodu, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde 2019 yılında hazırlanan "Yaylı Tambur Metodu ve Temel Üslubu" adlı yüksek lisans tezidir.[1]