Makale serilerinden |
Yeni sınıf, Sovyet tipi devlet sosyalizmini izleyen ülkeleri eleştirenler tarafından, bu ülkelerde ortaya çıkan bürokratlar ve Komünist parti görevlilerinden oluşan imtiyazlı yönetici sınıfı tarif etmek için kullanılan bir eleştiri terimidir [1][2] Genel olarak Sovyetler Birliği'nde nomenklatura olarak bilinen grup, yeni sınıfın teorisine uymaktadır.[3][4] Terim daha önce toplumun yeni ortaya çıkan diğer katmanlarına uygulanmıştır. Milovan Đilas'ın yeni sınıf teorisi, Batı dünyasındaki anti-komünist yorumcular tarafından Soğuk Savaş sırasında Komünist devletlere yönelik eleştirilerinde de yaygın olarak kullanılmıştır.
Kızıl burjuvazi, Yugoslavya'da 1968 öğrenci gösterilerinde solcu eleştirmenler ve hareketler tarafından hazırlanmış, yeni sınıf teriminin aşağılama amaçlı bir eşanlamlısıdır. Yeni sınıf, 1960'ların sonlarında Sanayi sonrası toplum sosyolojisinde de bir terim olarak kullanılmıştır.
Yeni sınıfa ilişkin teori , Yugoslav Halk Kurtuluş Savaşı'na Tito ile birlikte katılan ancak daha sonra Đilas'ın demokratik ve eşitlikçiliği savunmaya başlamasıyla kendisi tarafından tasfiye edilen Josip Broz Tito başkanlığındaki Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti Başkan Yardımcısı Milovan Đilas tarafından geliştirilmiştir. Milovan Đilas ideallerin sosyalizm ve komünizmin nasıl görünmesi gerektiğine daha uygun olduğuna inanmaktaydı.[5] Ayrıca iki adam arasında kişisel husumetler de vardı ve Tito Đilas'ın kendi liderliğini baltaladığını düşünüyordu. Yeni sınıf teorisinin, devrimlerinin ve/veya sosyal reformlarının herhangi bir yönetici sınıfın yok olmasıyla sonuçlanacağını savunan Joseph Stalin gibi bazı yönetici Komünistlerin teorilerine karşı olduğu kabul edilmektedir.[6][7] Đilas'ın Komünist bir hükûmetin üyesi olarak gözlemlediği, Parti üyelerinin egemen sınıf rolüne soyunmasıydı ve bu sorunun devrim yoluyla düzeltilmesi gerektiğine inanıyordu. Đilas yeni sınıf teorisi üzerindeki temel çalışmalarını 1950'lerin ortalarında tamamladı. Đilas hapisteyken, 1957 yılında Batı'da (The New Class: An Analysis of the Communist System) adıyla yayınlandı.[8]
Đilas, yeni sınıfın üretim araçlarıyla olan özgül ilişkisinin kolektif siyasi kontrol olduğunu ve yeni sınıfın mülkiyet biçiminin siyasi kontrol olduğunu öne sürmüştür. Đilas'a göre yeni sınıf, varlığını işçi sınıfı nezdinde siyasi olarak meşrulaştırmak için yalnızca genişletilmiş maddi yeniden üretim arayışında olmakla kalmaz, aynı zamanda kendi içinde bir mülkiyet biçimi olarak siyasi kontrolün genişletilmiş yeniden üretimini de hedefler. Bu, hisse senedi piyasasının kendisi üretilen metaların değerinde bir artışı yansıtmasa da, artan hisse senedi piyasası değerleri yoluyla genişletilmiş değer arayan kapitalistle karşılaştırılabilir. Đilas, mülkiyet biçimleriyle ilgili bu argümanı, yeni sınıfın maddi üretkenlik düzeylerini düşürmesine rağmen neden geçit törenleri, yürüyüşler ve gösteriler istediğini belirtmek için kullanmıştır. Đilas, yeni sınıfın bir sınıf olarak kendi bilincine ancak yavaş yavaş vardığını öne sürmüştür. Tam bir özbilince ulaşıldığında, üstlenilen ilk proje, yabancı ya da alternatif egemen sınıflara karşı yeni sınıfın egemenliğinin dış güvenliğini sağlamlaştırmak için kitlesel sanayileşme olacaktır. Đilas'ın şemasında bu durum Sovyetler Birliği'ndeki 1930'lu ve 1940'lı yıllara denk düşmektedir. Yeni sınıf bu dönemde diğer tüm çıkarları kendi güvenliğine tabi kıldığı için, yönetici bir sınıf olarak temel hedefi olan güvenliğe ulaşmak amacıyla kendi üyelerini serbestçe infaz ve tasfiye etmektedir. Güvenlik sağlandıktan sonra, yeni sınıf kendi üyelerine karşı ılımlı bir politika izler ve bu özgürlük yeni sınıfın egemenliğini zayıflatmak için kullanılmadığı sürece, yeni sınıf içinde maddi ödüller ve düşünce ve eylem özgürlüğü tanımaktadır. Đilas bu dönemi Sovyetler Birliği'nde Kruşçev'in iktidara geldiği dönem olarak tanımladı. Yeni sınıf içinde politika çatışmalarının ortaya çıkması nedeniyle, sırasıyla Polonya ve Macaristan'da yaşandığı gibi, saray darbeleri ya da popülist devrimler yaşanması muhtemeldir. Son olarak Đilas, yeni sınıfın siyasi geleceği, diğer sosyal sınıfların zararına olacak şekilde, katı bir yozlaşma ve kişisel çıkar programı çerçevesinde sağlamlaştırıldıkça, bir iktisadi gerileme dönemi olacağını öngörmektedir. Bu, Đilas'ın Leonid Brejnev'in Durgunluk Çağı olarak adlandırdığı döneme ilişkin bir önceden tahmini olarak görülmektedir. Đilas ayrıca, Doğu Avrupa ülkelerinin ulusal egemenliğini ve SSCB ile bu cumhuriyetler arasındaki ticaretteki eşitsiz fiyat alışverişini ihlal ettiği için Sovyet emperyalist uygulamalarını da ağır bir şekilde eleştirmiştir. Bu ülkelerin totaliter komünist emperyalist sistem karşısında daha fazla bağımsızlık ve egemenlik arzu edeceklerini öngörmüştür. Bu, 1989 Devrimlerinin öngörüsü olarak yorumlanabilmektedir. Đilas ayrıca SSCB'nin Titocu direnişinin ve ulusal komünizmin gelişiminin sonunda komünizmden vazgeçilmesine ve bir bütün olarak uluslararası komünist düzenin çöküşüne yol açacağını öngörmüştür.
Đilas, yeni sınıfın üretim araçlarıyla belirgin bir ilişkisi olan bir sosyal sınıf olduğunu öne sürerken, bu yeni sınıfın kendi kendini idame ettiren bir üretim biçimi ile ilişkili olduğunu iddia etmemiştir. Marksist teori içerisindeki bu fikir, Sovyet tarzı toplumların eninde sonunda ya kapitalizme doğru gerilemesi ya da reel sosyalizme doğru bir toplumsal devrim yaşaması gerektiğini savunmaktadır. Bu, Sovyetler Birliği'nin çöküşünün bir öngörüsü olarak görülebilmektedir. Robert D. Kaplan'ın 1993 tarihli Balkan Hayaletleri: Tarihte Yolculuk isimli kitabında, daha sonra eski Yugoslavya'da meydana gelen olayların çoğunu tahmin etmek için modelini kullanan Đilas'la [9] bir tartışma da yer almaktadır. Đilas ayrıca komünist bir toplumun üç aşaması olduğunu da savunmaktadır: devrimci aşama, dogmatik aşama ve dogmatik olmayan aşama. Yeni sınıf, Yugoslavya'daki işçi özyönetimi gibi komünist uygulamaları ılımlılaştırma çabalarına veya Kruşçev çözülmesi'nin Stalinist totaliter politikalarının tersine çevrilmesine rağmen yok olmmamaktadır. Đilas, bu ılımlı yaklaşımların komünist bürokrasinin işçi sınıfını teskin etmek ve böylece yeni sınıf egemenliğini sağlamlaştırmak amacıyla verdikleri tavizlerden ibaret kaldığını ileri sürmektedir. Ernest Mandel gibi Marksistler, Đilas'ı eski sınıf sistemiyle bağdaşması mümkün olamayan yeni bir sosyo-ekonomik sistemin varlığını görmezden geldiği için eleştirmişlerdir.[10]
Mikhail Bakunin, 19. yüzyılın ortalarından sonlarına doğru Marx'la yaptığı Uluslararası İşçi Birliği tartışmalarında bürokratların sosyalist devletlerde yeni bir baskıcı sınıf haline geldiğine dikkat çekmişti. Bu fikir, Rus devriminden sonra Peter Kropotkin ve Nestor Makhno gibi anarşistlerin yanı sıra bazı Marksistler tarafından da tekrarlanmıştır. 1911'de Robert Michels, sözde eşitlikçi ve demokratik sosyalist partilerdeki bürokratik hiyerarşilerin gelişimini tanımlayan Oligarşinin Demir Kanununu ilk kez önermiştir.[11] Daha sonra Rus Devrimi'nin liderlerinden Lev Troçki tarafından yozlaşmış işçi devleti teorisiyle tekrarlanmıştır. Mao Zedong da Sosyalist Eğitim Hareketi sırasında Liu Şaoçi yönetimindeki Çin Komünist Partisini eleştirmek için bu fikrin kendine has bir versiyonunu geliştirmiştir. On yıllardır bu geniş yelpazede yer alan insanların konuya farklı bakış açıları bulunmakla birlikte, bu fikir üzerinde bir ölçüde temel bir anlaşma da mevcuttur.
Đilas'ın Yeni Sınıfı aynı zamanda ileri kapitalist toplumlarda görülen profesyonel-yönetici sınıfa da benzetmektedir.[12] Aslına bakılırsa, James Burnham'ın bu konudaki ünlü tartışmasından yola çıkarak,[13] özellikle Çin ve Batı siyasi düzenleri arasında bu doğrultuda oldukça sıkıntılı bir yakınlaşma olduğunu ileri süren bir gelenek mevcuttur.[14]
Kanadalı-Amerikalı iktisatçı John Kenneth Galbraith de kapitalizmde benzer bir olgu hakkında yazdı: The New Industrial State ve The Affluent Society'de teknokratik bir katmanın ortaya çıkışının temellerini belirtti. Sanayi sonrası toplumlardaki yeni sosyal gruplara ilişkin bir teori olarak yeni sınıf modeli, 1970'lerde sosyal ve siyaset bilimcilerin yeni sınıf gruplarının siyasi ve sosyal hedefler peşinde koşarken post-materyal yönelimler tarafından nasıl şekillendiğini fark etmeleriyle yükselişe geçmiştir..[15] Yeni sınıf temalarının "artık ekonomik güvenlik zorunluluklarıyla doğrudan bir ilişkisi yoktur." [16]