Yoshida Doktrini, ekonomik kalkınmayı ülkenin birinci öncelik sırasına koyan ve diplomasiyi düşük profilde uygulayan bir milli politikadır. Bu milli politika ismini savaş sonrası dönemde bu politikayı uygulayan dönemin Japonya Başbakanı Shigeru Yoshida'dan alır.[1]
Yoshida'nın amacı, ülkenin bütün gücünü II. Dünya Savaşı sonrası dönemdeki ekonominin iyileştirilmesi işine kullanıp o sırada milli savunmayı Amerika Birleşik Devletleri'nin sırtına yüklemekti. Amerika Birleşik Devletleri ise, Japonya'nın askeri bütçesini artırmak için defalarca talepte bulunsa da Yoshida, Japon Anayasası'nın Japon Anayası'nın Dokuzuncu Maddesi "Nizam ve adalete müstenit milletlerarası bir sulhu gönülden dileyen Japon milleti, halkın hükümranlık hakkı olarak harpten ve milletler arası anlaşmazlıkları hal işinde tehdit ve kuvvet kullanmaktan, daimî şekilde feragat eder." ifadesini kullanarak bunu reddetmiştir.
Uluslararası ticaret ve teknolojik yeniliklere odaklanan bu milli politikayı uygulayan Japonya, hızlı bir şekilde ekonomisini iyileştirmeyi başardı ve uluslararası ilişkilerde güçlü bir dünya ülkesi konumuna gelmeyi istedi.
Böylece, Yoshida'nın başta uyguladığı bu diplomasi politikası pasifizmin temel alındığı bir şeyden ziyade, Meiji Restorasyonu'dan sonra sonra Japonya'da uluslararası ilişkilerle alakalı olarak yaygın olan gerçekçi bir yaklaşımdı. Bu politikanın esas amacı, uluslararası durumdan iyi bir şekilde yararlanıp Japonya'nın uluslararası toplumdaki mevcudiyetini artırmaktı.
Yoshida Doktrini, Soğuk Savaş Dönemi'ni kullanarak Japonya'nın dış siyaset temellerini oluşturdu.