Konum | Limassol yakınları |
---|---|
Bölge | Kıbrıs'ın güney sahilleri |
Koordinatlar | 34°34′14″K 32°59′26″D / 34.57056°K 32.99056°D |
Tür | kireç taşı |
Tarihçe | |
Devir(ler) | Mezolitik |
İlgili kişi(ler) | ön-insanlar |
Aetokremnos, Kıbrıs'ın güney kıyısında, Limasol yakınlarında yer alan bir kaya sığınağıdır. Sarp bir uçurumun kenarında, Akdeniz'den c. 40 metre (131,23 ft) yükseklikte yer almaktadır. Mağaranın adı Yunancada "Kartalların Uçurumu" anlamına gelmektedir. Mağaranın 40 metrekare (430,56 ft2) civarında bir bölümünde kazılar gerçekleştirilmiştir ve dört katman ortaya çıkarılmıştır.
İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri üssünde bulunan alan, 1980 yılında, mağarada bulduğu eserleri Stuart Swiny'ye (Lefkoşa'daki Kıbrıs Amerikan Arkeolojik Araştırma Enstitüsü müdürü) bildiren anonim bir amatör tarafından keşfedildi. Swiny, çakmaktaşından eserler ve çok sayıda su aygırı kemiğinin varlığına ve alanın büyük bir kısmının Akdeniz'e doğru aşınmış olduğuna dikkat çekti. Mağarada daha sonraki çalışmalar ve kazılar Swiny ve diğer arkeologlar tarafından yapılmıştır.[1]
Alan, esas olarak, cüce filler (Elephas cypriotes), Kıbrıs Cüce Suaygırı (Hippopotamus minor) ve insan yapımı eserler (Mezolitik tipte küçük resim kazıyıcıları dahil yaklaşık 1000 çakmaktaşı) gibi geç Holosen cüce faunasına ait kemiklere ev sahipliği yapmaktadır. Kıbrıs'ı Türkiye'ye bağlayan bir kara köprüsüne dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır, bu nedenle suaygırlarının ve fillerin normal büyüklükteki atalarının adaya yüzerek geldiği varsayılır. Kasaplık eylemine dair izler gösteren kemiklerle karşılaşılmamıştır, ancak alışılmadık derecede yüksek bir sıklıkta (%30) yanmış kemik parçaları bulunmuştur. Kemik parçalarının yaklaşık %74'ünü pigme su aygırları, %25'ini balık kalıntıları ve geri kalan kısmını başta toy olmak üzere kuşlar oluşturmaktadır. Cüce filler nispeten nadirdir (3 birey). Alageyik (4 kemik) ve domuzun (13 kemik) varlığı, bu hayvanların yalnızca Neolitik dönemde ortaya çıktığı düşünüldüğünden şaşırtıcıdır.[2]
Araştırmacılara göre, soyu tükenmiş megafaunanın kemik yataklarını içeren katmanda ocak kalıntıları bulundu. Bu, onu adadaki en eski yerleşim alanı haline getirir ve adadakiEpipaleolitik yerleşimin kanıtı niteliğindedir. Radyokarbon tarihleme yöntemine göre, kemikler günümüzden 12.500 yıl öncesine tarihlendirilmektedir. 2013 itibarıyla, 13'ü hayvan kemiklerinden (domuz ve su aygırı) alınan 36 radyokarbon tarihlendirilmesi gerçekleştirilmiştir. 2013 tarihli, kömür, tortu ve kabukla ilgili diğer 23 tespite dayanarak hazırlanan bir rapora göre mağara günümüzden 11,652 ila 11.955 yıl önce, yaklaşık 300 yıllık nispeten kısa bir işgale tanık olmuştur.[3][4]
Adada cüce fillerin ve su aygırı kemiklerinin bulunduğu başka tortular da bulunmaktadır, ancak bu alanlarda insan yapımı eser bulunmamıştır.[1]