Aralık 2009 Türkiye'deki Kürt protestoları | |||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Türkiye-PKK çatışması, Serhildan | |||||||||||||||||||||||
|
Aralık 2009'da Türkiye'deki Kürt protestoları, Anayasa Mahkemesinin 11 Aralık 2009'da Kürt yanlısı Demokratik Toplum Partisini (DTP) yasa dışı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile bağlantılı olmak ve "terör propagandası" yapmaktan suçlu bularak kapatma kararının ardından başlayan beş günlük protesto gösterileridir.[1][5][6]
DTP, 2005 yılında Türkiye'nin Kürt yanlısı ana partisi Demokratik Halk Partisi (DEHAP) ile eski Demokrasi Partisi (DEP) milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Selim Sadak tarafından 2004 yılında cezaevinden tahliye edildikten sonra yeni kurulan Demokratik Toplum Hareketinin (DTH) birleşmesiyle kurulmuştur. Parti kurulduktan sonra PKK'ya silah bırakma çağrısında bulundu. PKK buna 20 Eylül 2005'e kadar süren tek taraflı bir ateşkes ilan ederek karşılık verdi.[7]
DEHAP 2002 genel seçimlerinde oyların yüzde 6,2'sini alarak yüzde 10'luk seçim barajını aşamamış ve dolayısıyla parlamentoda sandalye kazanamamıştı. Bu nedenle 2007 genel seçimlerinde DTP, adaylarını bağımsız olarak göstermiştir.[8] Toplamda 726 bağımsız aday 1.835.486 oy alarak %5,24'lük bir oranla Türkiye Büyük Millet Meclisindeki 550 sandalyeden 26'sını kazandı.[9] 21 bağımsız vekil daha sonra parlamentoda bir DTP grubu oluşturdu.[10] Ancak Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki oyların çoğunluğu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisine (AK Parti) gittiği için seçim DTP için büyük bir hayal kırıklığı oldu.[9] Ancak parti 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde iyi bir performans göstererek 2.116.684 oy alrak %5,41'lik bir oranla ve il belediye başkanı sayısını iki katına çıkararak dörtten sekize, ilçe belediye başkanı sayısını da 32'den 51'e yükseltti.[11] İlk kez Güneydoğu'da çoğunluğu elde eden DTP, 2004 yılında DEHAP'ın kazandığı Batman, Hakkâri, Diyarbakır ve Şırnak illerinin yanı sıra Van, Siirt ve Iğdır illerini de AKP'den almayı başardı.[12]
Mart 2009 seçimlerinden sonra yaklaşık 50 DTP üyesi tutuklandı. Nisan ve Ağustos 2009 arasında 500'den fazla DTP üyesi gözaltına alındı ve 267'si hakkında dava açıldı. Türkiye İnsan Hakları Derneğine göre, hükûmet Nisan ve Ekim 2009 arasında DTP'ye karşı üç kez baskı uyguladı ve 450'si neyle suçlandıkları kendilerine söylenmeyen 1000 kişi gözaltına alındı.[13]
2007'de kapatma davasından kurtulan DTP, 11 Aralık 2009'da Anayasa Mahkemesi tarafından PKK ile bağlantılı olduğuna[5] ve "terör propagandası" yapmaktan suçlu bulunduğuna karar verilerek kapatılmıştır.[6] Genel Başkan Ahmet Türk ve Eş Başkan Aysel Tuğluk Meclisten ihraç edildi ve Leyla Zana'nın da aralarında bulunduğu 35 parti üyesinin beş yıl boyunca herhangi bir siyasi partiye katılmaları yasaklandı.[14] Mecliste kalan 19 DTP'li, yasak beklentisiyle kurulmuş olan Barış ve Demokrasi Partisine (BDP) katıldılar.
Yasağı protesto etmek amacıyla DTP'nin kalan 19 milletvekili meclis oturumlarını boykot etti.[13] Bu arada, Türkiye'nin ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı bölgelerinde ve İstanbul, Ankara ve İzmir gibi Batı şehirlerinde protestolar patlak verdi ve tüm hafta sonu boyunca sürdü.[4]
İstanbul'da, takip eden birkaç gün içinde birkaç yüz kişilik protestolar patlak verdi. Protestocular mülklere zarar verdi, polise taş ve molotofkokteylleri ile saldırdı ve sokaklarda yangınlar çıkardılar. Polis, göstericilere göz yaşartıcı gaz, tazyikli su ve biber gazıyla saldırdı. Sultangazi ve Başakşehir ilçelerinde çoğunluğu Kürt çocuklardan oluşan 200 kişi trafiği kapattı ve otobüslere taş attı.[3] Polis göz yaşartıcı gaz ile müdahale etti. Türk milliyetçilerinin de protestoculara saldırması sonucu en az bir kişi silahla yaralandı.[2]
11 Aralık'ta, kararın açıklanmasından kısa bir süre sonra, Diyarbakır'daki DTP bürosunun önünde toplanan 1000'den fazla kişi "Kana kan! İntikam!" sloganları attı. Protestocular polise molotofkokteyliyle saldırdı ve güvenlik kameralarını kırdı. Çevik kuvvet polisi göstericilere göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile karşılık verdi. İstanbul'da yaklaşık 100 kişi "Kürt Halkına Yönelik Saldırılara Son" yazılı bir pankartla DTP il binası çevresinde toplandı.[15]
12 Aralık'ta Hakkâri'de yaklaşık 1000 gösterici güvenlik güçleriyle çatıştı.[16] Polis protestoları dağıtmak için tazyikli su kullandı.[16][17] Protestocular bir polis amiri ve bir memuru linç etme girişiminde başarısız oldular.[3] Protestolar sırasında bir genç kız hastaneye kaldırıldı[3] ve bir düzineden fazla gösterici tutuklandı.[4]
Van'da göstericilerle yaşanan şiddetli çatışmaların ardından beş polis hastaneye kaldırıldı. Van'daki protestolar sırasında 20 kişi gözaltına alındı. Şırnak'ın Beytüşşebap ve Cizre ilçelerinde protestolar gece geç saatlere kadar devam ederken, göstericiler postane, banka ve Beytüşşebap kaymakamlığı gibi binalara molotof kokteyli ve taş attılar. Cizre'de protestocular Habur Gümrük Kapısı yolunu kapatarak Irak'a giden yolu kapattılar.[3] Polis müdahale ederek yolu yeniden açtı.[3] Iğdır ve Şanlıurfa'da oturma eylemleri yapıldı.[3]
13 Aralık 2009 tarihinde Yüksekova ilçesinde protestolar devam etti. Polis, göstericilere karşı göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullandı. Protestocular yollara barikat kurdu ve sokaklarda ateş yaktılar. Hafta sonu boyunca Hakkâri'nin tüm şehir merkezlerinde dükkânlar kapalıydı.[3] Yüksekova protestoları Cumartesi gününden beri devam etmekteydi ve DTP destekçisi kalabalıklar polis araçlarına yangın bombaları ve taşlar atıyorlardı.[4]
14 Aralık 2009'da Diyarbakır'da 5000'den fazla kişi, üstü açık bir otobüsle şehre gelen DTP milletvekillerini karşıladı. Daha sonra bir grup genç polisi taş yağmuruna tutmaya ve sokak tabelalarını yırtmaya başladı, polis de tazyikli suyla karşılık verdi. Protestocular ayrıca yerel bir AK Parti ofisini taşladı ve birkaç kişi gözaltına alındı. Doğubeyazıt'ta göstericiler polise molotofkokteyli ve taş atarken, polis göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile karşılık verdi.[18]
15 Aralık 2009'da Muş'un Bulanık ilçesinde bir esnafın dükkanının camları kırıldıktan sonra göstericilerin üzerine tüfekle ateş açması sonucu iki Kürt gösterici öldü, yedi gösterici de yaralandı.[1][16]
16 Aralık'ta Kürdistan Bölgesi'nin başkenti Erbil'de yüzlerce kişi yasağı protesto etmek için gösteri düzenledi.[19]
17 Aralık'ta İran, Irak, Suriye ve Türkiye'den 500'ü aşkın Kürt Süleymaniye'de yasağı protesto etti.[19]
Türkiye genelinde jandarma ve polis, DTP üyelerini sözlü tehditler, mitinglerde keyfi gözaltılar ve kontrol noktalarında alıkoyma yoluyla düzenli olarak taciz etti. Polis göstericileri rutin olarak birkaç saat gözaltında tutmuştur. Güvenlik güçleri ayrıca DTP'ye sempati duyduklarına inandıkları köylüleri de düzenli olarak taciz etti.[20]
Türkiye'nin AB müzakerecisi Egemen Bağış, mahkemelerin hukuka aykırı eylemlerden siyasi partiler yerine siyasetçileri sorumlu tutması gerektiğini söyleyerek kararı eleştirdi.[16]