Gürcistan tarihi საქართველოს ისტორია |
---|
Tarihöncesi Gürcistan, bugünkü Gürcistan topraklarına ilk insanların yerleştiği dönem ile Asur, Urartu ve Klasik dönem yazarlarının bahsettiği proto-Gürcü kabilelerinin görülmeye başladığı dönem arasındaki zaman dilimine verilen addır.
1999 ve 2002 yıllarındaki keşiflerle beraber, Güney Gürcistan'ın Dmanisi şehrinde Homo erectus kafatası (H. e. Georgicus) bulunmuştur. Bu keşif, insanların çok uzun zamandır Gürcistan'da yaşadığını kanıtlamıştır. İnsan kalıntılarının, yüzlerce taş aletin ve çok sayıda hayvan kemiğinin ortaya çıkarıldığı arkeolojik katman, yaklaşık 1.6-1.8 milyon yıl öncesine tarihlenmektedir (zeminin altından geçen bazalt lav yatağı yaklaşık 1.8 milyon yıllıktır). Yerleşim bölgesi, Afrika kıtası dışındaki insanların varlığına dair en eski kanıtları sunmaktadır.[1]
Sonraki dönemde, Gürcistan dağlıklarında, özellikle Kudaro mağaralarında (deniz seviyesinden 1600 m yükseklikte) ve Tsona'da (2100 m) Alt Paleolitik Çağ'a tarihlenen Aşölyen bölgeleri keşfedilmiştir. Aşölyen açık hava bölgeleri ve buluntular Gürcistan'ın diğer bölgelerinde de bulunmuştur. Örnek olarak Cavaheti Platosu'nda (2400 m) bulunan Aşölyen el baltaları verilebilir.
Gürcistan topraklarındaki ilk sürekli yerleşim, 200.000 yıl önceye, Orta Paleolitik döneme dayanmaktadır. Bu döneme ait bulgular, Şida Kartli, İmereti, Abhazya ve diğer bölgelerde bulunmuştur.
Kafkas Dağları'yla çevrelenen ve Karadeniz'in iyileştirici etkilerinden yararlanan bölge, Pleistosen dönemi boyunca soyu tükenmekte olan canlıların zarar görmemesini sağlayan biyocoğrafik bir yer olmuştur.
Bu coğrafi özellikler, Güney Kafkasya'yı şiddetli iklim salınımlarından kurtarmış ve insanların binlerce yıl boyunca bölgede refah içinde yaşamasını sağlamıştır.[2]
Üst Paleolitik döneme ait kalıntılar Satsurblia,[3] Devis Hvreli, Sakazhia, Sagvarcile, Dzudzuana, Samertşle Klde, Gvarcilas Klde ve diğer mağara sahalarında araştırılmıştır. Dzudzuana'daki bir mağarada, MÖ 36.000 yılına tarihlenen, bilinen en eski boyalı keten lifleri bulunmuştur. O dönemde, Batı Gürcistan'daki Rioni ve Kvirila vadilerinin aksine Güney Kafkasya'nın doğu bölgesinde seyrek olarak yerleşimler başlamıştır. Yaklaşık 10.000-12.000 yıl önce sona eren Paleolitik dönemi, Mezolitik kültür (Kotias Klde[4]) takip etmiştir. O dönemde Kafkasya'nın coğrafi ortamı günümüzdeki şeklini almıştır.
Yemleme ve avcılıktan, tarım ve hayvancılığa geçiş gibi Neolitik kültürün belirtilerine, Gürcistan'da en azından MÖ 6. binyılın başlarından beri rastlanılmaktadır. Erken Neolitik yerleşimler, en çok batı Gürcistan'da bulunmuştur. Bunlar Hutsubani, Anaseuli, Kistriki, Kobuleti, Tetramitsa, Apiança, Mahvilauri, Kotias Klde, Paluri ve diğer tarihi bölgelerdir. MÖ 5. binyılda, Kura (Mtkvari) havzasında da istikrarlı bir şekilde nüfus artışı başlamış ve Tsopi, Aruchlo ve Sadahlo gibi yerleşimler oluşmuştur. Uzun süreli kültürel gelenekler, ayırt edici mimari ve taş işçiliğindeki yapılar dönem geçişini ortaya koymaktadır. Bu eserlerin bulunduğu bölgeler,Şulaveri-Şomu kültürü olarak da bilinen Geç Neolitik / Eneolitik dönemden kalmadır. Şulaveri kültürünün görüldüğü bölgelerden çıkarılan eserlere yapılan radyokarbon testleri, bölgedeki ilk yerleşim yerlerinin MÖ altıncı binyılın sonu veya MÖ beşinci binyılın başından kalma olduğunu göstermektedir.[5]
Doğu Anadolu ve Güney Kafkasya'nın dağlık bölgelerindeki evcil hayvanların, ekilebilir tahılların ve baklagillerin uyumlu kombinasyonu, dünyadaki ilk tarım bölgelerinden birinin oluşmasını sağlamıştır. Bu yüzden burası, medeniyetin beşiklerinden biri olarak kabul edilebilir.
MÖ 4. binyılın son çeyreğinde başlayan dönemde, muhtemelen etnik olarak Hurrilerle bağlantılı insanların bölgenin tamamında yaşadığı düşünülmektedir. Sonraki 2.000 yıllık dönem, bazı akademisyenler tarafından Kalkolitik veya Eneolitik dönem olarak nitelendirilir.
Erken metalurji Gürcistan'da MÖ 6. binyılda başladı. Neolitik Şulaveri-Şomutepe kültürünün katmanlarında çok eski zamanlardan kalma metal nesneler keşfedilmiştir. 4. binyılın başlangıcında, Doğu Gürcistan ve tüm Transkafkasya bölgesinde metaller daha da yaygın olarak kullanılmaya başlandı.[6]
MÖ 3400 ile 2000 yılları arasında bölgede, Kura ve Aras havzaları merkezli Karaz veya Erken Transkafkasya kültürü gelişmiştir. Bu dönemde sığır ve koyun yetiştiriciliğine dayalı ekonomik istikrar ve gözle görülür kültürel gelişme sağlanmıştır. Dönemin yerel kabile reisleri zenginlik ve güç sahibi gibi gözükmektedir. Kabile reislerinin mezar höyüklerinden altın ve gümüş kaplar çıkarılmıştır; kaplardan birkaçı Orta Doğu kült etkisini gösteren ritüel sahnelerle işlenmiştir. Bu kültür, daha gelişmiş Akad Mezopotamya kültürüyle bağlantılıydı, ancak bağlantı kademeli olarak azaldı ve durdu. MÖ 2300'de Karaz kültürü bölgesel kültürlere bölündü. Bölünmüş kültürlerden biri, doğu Gürcistan'daki Bedeni kültürüdür.
MÖ 3. binyılın sonlarında, halklar arasındaki ticaretin arttığına ve ekonomik gelişmeler olduğuna dair kanıtlar bulunmuştur. Batı Gürcistan'da, MÖ 1800 ve 700 yılları arasında Kolhis olarak bilinen eşsiz bir kültür gelişti. Gürcistan'ın doğusunda ise Trialeti'nin kurgan (tümülüs) kültürü M.Ö. 1500'lerde zirveye ulaştı.
Klde, Orçosani ve Safar-Haraba'daki arkeolojik alanlar BTC boru hattının inşaatı sırasında ortaya çıkarıldı.[7]
MÖ 2. binyılın son yüzyıllarında, Güney Kafkasya'da demir işlenmeye başladı. Gerçek Demir Çağı, şimdiye kadar bakır ve bronzdan yapılmış olan üstün kalitedeki alet ve silahların demirden yapılmasıyla başladı. Demir Çağına gerçek anlamda geçiş, Yakın Doğu'nun büyük bir kısmında MÖ 10 veya 9. yüzyılda gerçekleşmiştir.
Bu dönemde, Proto-Kartveliler'in etnik ve dilsel birliği, günümüzde Güney Kafkas ailesini oluşturan çeşitli dallara ayrılmıştır. MÖ 19. yüzyılda ayrılan ilk dil, Kuzeybatı Gürcistan'da konuşulan Svan diliydi. MÖ 8. yüzyılda ise Megrelce ve Lazcadan oluşan Zan grubu farklı bir dil haline geldi.