Yahudilikte evlilik, Tanrı'nın müdahil olduğu bir Yahudi erkek ve bir Yahudi kadın arasında yapılan birleşme anlaşmasının belgelenmesidir.[1] Evliliğin tek koşulu çocuk yapmak olmamasına rağmen bu emrin yerine getirilmesi beklenir.[2] Esas merkezi odak kadın ile erkeğin ilişkisidir. Ruhani anlamda evlilik, kadın ile erkeğin ruhlarının bir bütün olmasıdır. Bu sebeple evlenmemiş adam "tam" sayılmaz çünkü ruhu henüz tamamlanmamıştır ve yarımdır.[3][4]
Yahudi felsefesi
Dinî metinler
Kutsal Şehirler
Önemli şahsiyetler
Yahudi hayatı
Okullar
Dinî roller
Dinî yapılar
Etnik bölünmeler
Yahudi mezhepleri
Dinî objeler
Diğer dinler ve Yahudilik
|
Yahudi kanunlarına göre sözlenme (şiduhin), bir kadın ile erkeğin gelecek bir tarihte evleneceklerini ve şartları belirleyen bir anlaşmadır.[5] Sözlenme, evlenecek iki kişi arasında, onların ebeveynleri veya onların adına bir akraba tarafından yapılabilir.[6] Sözlenme, "Şartlar Belgesi" anlamına gelen "Ştar Teanim" belgesiyle resmîleştirilir ve bu badekinden önce okunur. Okumadan sonra gelin ile damadın anneleri tabak kırarlar. Bugün sözlenme eylemi, düğünden önce bir tören ile yapılabildiği gibi düğün günü de yapılabilir; bu eylemi yapmayanlar da mevcuttur.
Haredi cemaatlerinde evlilikler, şadhan denen profesyonel arabulucular tarafından ayarlanır ve kişi, işlem karşılığında bir komisyon alır. Ebeveynler arabuluculukta aktif rol alabilirler fakat gençlerin evlenme zorunluluğu yoktur dolayısıyla Şiduh'un görevi görücü usulü evlilik düzenlemekten ziyade görücü usulü buluşma ayarlamaktır.
Yahudi kanunlarına göre evlilik iki aşamadan oluşur; bunlardan ilki erusin (veya kiduşin yani "takdis") denen nişan törenidir. Bir sonraki aşama ise nissuin veya hupa denen evlilik törenidir. Erusin, çiftin birbirine karşı olan statüsünü, nissuin ise statü değişikliğindeki yasal yaptırımları belirler. Talmud zamanında bu iki tören birer sene arayla yapılmaktaydı; düğün gerçekleşene kadar gelin ebeveyninin evinde kalmaktaydı ve gelinin kaldığı oda damat tarafından hazırlanmaktaydı. Orta Çağ'dan beri bu iki tören bir arada halka açık olarak yapılmaktadır.
Talmud'a göre[7] erusin, damadın geline bir nesne uzatmasıyla gerçekleşir; bu nesne yüzük gibi değerli bir nesne olabileceği gibi gelinin damada nişanlandığını belirten bir belge de olabilir. Bu eylemin geçerli olabilmesi için akraba olmayan iki erkek şahidin önünde gerçekleşmesi gerekmektedir. Erusin'den sonra zina kanunları yürürlüğe girer ve dini boşanma gerçekleşmeden nişan bozulamaz. Nissuin'den sonran çift birlikte yaşayabilir.
Şalom bayit denen evlilik uyumu konsepti Yahudi geleneğinde değer verilen bir unsurdur. Talmud'da anlatıldığına göre, adam karısını kendisini sevdiği kadar sevmelidir ve karısını kendisini onurlandırdığından daha çok onurlandırmalıdır.[8] Klasik rabbiler, karısını onurlandıran kişinin varlıklanacağını bildirir.[9] Kocanın, hayatta başına gelen dünyevi olayları karısıyla paylaşması beklenir.[9] Zorba aşk hoş karşılanmaz; Talmud, kocanın aile kontrolünü hepten eline almasını[10] ve aile içi şiddet uygulanmasını kınar.[11] Dendiğine göre Tanrı onun [kadının] gözyaşlarını sayar.[11]
Talmud rabbileri, kocasının dileklerini yerine getiren kadını büyük ölçüde över.[12] Midraşta kadının sıkça kocasının yanından ayrılmaması gerektiği belirtilir.[13] Yanında sadece kocası olsa dahi kadının alçak gönüllü olması beklenir.[14] Antik zamanlardan gelen inanışa göre saf ve sevgi dolu bir evde Tanrı'nın varlığı mevcuttur.[15]
Evlilik yükümlülükleri ve hakları, en nihayetinde Ahit baz alınarak yaratılmıştır. Bu hak ve yükümlülükler tarih boyunca yetkili rabbiler tarafından filtrelenip genişletilmiştir.
Geleneksel olarak kocanın görevi eşine ihtiyaçları tedarik etmektir. Koca, karısının faydalanacağı yiyecek gibi şeyler tedarik etme yükümlülüğü bulunurken bunun karşılığında karısının gelirinde söz hakkı bulunur. Bu hak kadının kontrolündedir; eğer kadın kocasına kendisi için yemek tedarik etme zorunluluğundan feragat ederse gelirini kocasıyla paylaşmak zorunda değildir. Bu durum ketuba isimli evlilik belgesinde açıklanır. Bu belgede ayrıca kadının istediği kişiyle evlenme hakkı olduğu belirtilir.
Çıkış 21:10'da da yazdığı üzere Ahit evli kadına bazı haklar sunar ve bu haklar rabbilerin arzusu doğrultusunda genişletilebilir. Talmud'un Ketubot kısmında karı ve kocanın hakları tanımlanır ve rabbiler bu hakları karı ve koca arasında dengelemişlerdir.
Gelenek dışı görüşe göre Ahit kadını kocasının malı olarak ele alınır,[16] fakat Yahudilik ilerleyen zamanlarda kocaya yükümlülükler vererek kadına bazı haklar ve özgürlük bahşetmiştir;[16] evli Yahudi bir kadın olmak diğer kültürlerdeki evli kadın olmaya kıyasla daha olumluydu.[16] Örneğin, Talmud'da karının kocasıyla aynı şeref ve sosyal statüde olduğu belirtilir[17][18] ve evlilik öncesi sosyal statüsünün avantajlarını da kullanmaya devam eder.[17][18]
Ahitsel İbranice'de "koca" anlamına gelen iki isim kullanılmaktaydı; bunlardan biri aynı zamanda "usta" anlamına gelen baal diğeri ise ayrıca "adam" anlamına gelen iş kelimesiydi (buna paralel olarak "karı" için işa kelimesi kullanılır). Bu iki kelime Hoşea 2:16'da kıyaslanmıştır: "'Ve o gün gelecek' diyor RAB, Bana, 'Koca[m]' (iş) diyeceksin; Artık, 'Efendim' (baal) demeyeceksin."
Kadınlar toplumdan soyutlanmamıştır. Ahit'te şölenlerde kadınların varlığından bahsedilir.[19][20][21][22][23][24] Bu kadınlar kutlamalarda yer almakta, şarkılar söyleyip dans etmektedir.[25][26]
Karı'ya yüksek değer verildiğinden özellikle göz kulak olunurdu.[16][19] Erken göçebe cemaatlerde bina evliliği uygulanırdı; bu usul evliliklere göre kadınların kendilerine ait çadırı bulunur ve burada kadın kocasından bağımsız ve özgürdür.[27] Bu ilkenin erken İsrailoğulları toplumuna yansıdığı görülür; Ahitte bazı karıların kendilerine ait çadırları olduğundan bahsedilir[27] (özellikle, Yael,[28] Sara,[29] ve Yakup'un karıları[30]). Sonraki zamanlarda ahitin tanımına göre, karı, kocasının evindeki en iç odanın sahibidir ve buraya erkekler giremez;[31][32] eğer koca varlıklıysa bir oda tahsis etmek yerine karısı için başlı başına yeni bir ev yaptırabilir.[33][34]
Bu yaşam tam anlamıyla özgür değildi. Ahit'teki tanımlara göre karının bazı ev görevleri olduğu ima edilir ve bunların başlıcaları iplik eğirme, dikiş yapma, kıyafet üretme, su çekme, ekmek yapmak ve hayvancılıktı.[35][36][37][38] Özdeyişler kitabı erdemli bir kadının yapması gereken görevlerini akrostiş bir şekilde anlatır.[39]
Kocanın da karısına karşı sorumlulukları olduğu ima edilir. Ahit Kodu, iki karısı olan erkeklerin ilk karılarını yemekten, giysiden ve cinsel aktiviteden yoksun bırakmamasını emreder.[40] Koca sorumluluklarını yerine getirmezse, ilk karısına maddi sorun çıkarmaksızın kadın kocasını boşayabilir.[41] Talmud bunu, kocanın kaç eşi olduğuna bakmaksızın, hatta tek karısı olsa bile, kocanın tüm karılarına yemek, giyecek ve cinsel ilişki sorumlulukları olduğu şeklinde yorumlar.[11]
Polijin toplum olarak İsrailoğulları erkeklerine evliliğe sadakat kuralları empoze edilmemiştir.[42][43] Öte yandan, zina işleyen evli veya nişanlı bir kadına verilecek olan ceza (ilişkiye girdiği erkekler de dahil olmak üzere) idamdır.[44][45][46] Sayılar kitabındaki Ruhbani Kod'a göre eğer hamile bir kadının zina yaptığından şüphelenilmişse bir ordali formu olan "Acı su çilesi" adı verilen olayı gerçekleştirmelidir.[47] Adlarına kitap olan peygamberler, yasal yaptırımlar olmasına rağmen[42] zinanın sıkça yaşandığını belirtir.[48][49][50][51]
Talmud, bir kocanın karısına sunması gereken asgari koşulları sıralamaktadır:
Eğer koca bu koşulları gönüllü olarak karşılamazsa, Rabinik mahkeme kocayı koşulları karşılaması için zorlayabilir.[52] Reform Yahudiliğin önde giden muhaliflerinden Moses Sofer, eğer koca karısına asgari koşulları sağlayamıyorsa karısından boşanmaya mecbur olmalı görüşünü savunur.[53] Diğer bazı hahamların görüşüne göre ise koca kendisini işçi olarak kiraya çıkarmalıdır.[11]
İleri gelen Orta Çağ Yahudi yazarları, eğer koca karısından uzun süre uzak kalmışsa, karının hayatını idame ettirebilmesi için kocasının mallarını satabileceği görüşünü savunur.[54][55] Buna benzer bir şekilde, kocanın yokluğunda kadın hayatını idame ettirmek için borç almışsa, bu borç koca döndükten sonra koca tarafından ödenmelidir.[54][55]
Talmud, kocanın karısı için ağır çalışmasını dengelemek adına kadının gelirlerinin kocasına verilmesini buyurur.[56] Eğer kadın, kocası tarafından bakılmaktan feragat ederse kendi gelirini saklama hakkı bulunur. Bu durumdaki bir kadın vefat ederse, Talmud'a göre tüm malvarlığı kocasına geçer.[56] Bu görüş Orta Çağ'da çeşitli kereler derlenmiştir.[11]
Yahudi geleneğine göre kocanın, statüsüne uygun olarak döşenmiş bir evi karısına tedarik etmesi[11] ve çiftin bu evde birlikte yaşaması beklenir. Eğer kocanın işi evde kalmasına mani oluyorsa Talmud bu durumdaki kocaları istisnaya tabi tutar.[57] Yine geleneksel olarak eğer koca ikamet yerini değiştirmişse karısının görevi kocasının yeni yerine yerleşmektir.[11] Orta Çağ'da eğer kişi eşiyle birlikte kalmaktan kaçınıyorsa bu eşe boşanma hakkı doğmaktaydı.[58][59]
Çoğu Yahudi dini yetkili, her ne kadar koca karısına yeterince haftalık vermişse de, kocanın karısının aynı yemek masasına oturmasına izin vermesi gerektiğini savunur.[11] Buna zıt olarak, eğer koca karısına kötü davranıyorsa veya yaşanan ev itibarsız bir muhitteyse karının başka bir eve geçmesine izin verir ve koca karısının ihtiyaçlarını maddi açıdan karşılamak zorundadır.[11]
Ahit'te anlatılan ev görevleri genişletildiğinde[16] rabinik edebiyat tüm ev işlerini kadına yükler (örneğin, pişirme, yemek yapma, yıkama, çocuğa bakma vs); buna tek istisna evlilikte kocaya yüklü bir çeyiz verilmesidir;[11] bu durumda kadına düşen görev sevgi gösterme üzerinedir, örneğin, yatak yapmak, yemek servisi yapmak vs.[11] Yahudi geleneğince yatak çarşafları ve mutfak eşyaları koca tarafından tedarik edilir.[11] Eğer kadının ikiz çocuğu olmuşsa çocuklardan birine bakmak kocaya düşer.[60]
Talmud, ahitte anltılan kocanın karısına sunması gereken giyecekleri ayrıntılarıyla açıklar. Koca her karısına senede bir defa 50 zuz (para birimi) değerinde giyecek almalıdır[61] ve bunun içinde her mevsime uygun giysi olmalıdır.[11] Talmud hahamlarının dediğine göre bu giyecekler içinde en az bir şapka, bir kemer ve Şaloş Regalim'deki her bayramda giyilmek üzere üç çift ayakkabı bulunmalıdır.[61][62] Klasik hahamların görüşüne göre, eğer yaşanılan yerin geleneğinde yer alıyorsa, koca karısına mücevher ve koku almalıdır.[11]
Talmud'a göre kocanın karısının bedenini koruma sorumluluğu vardır. Karının hastalığının iyileştirilmesi için koca hiçbir masraftan kaçınmamalıdır;[56] Talmud, karıya bakımı zorunlu kılar.[56] Her ne kadar kocanın karısını boşama hakkı olsa da, bu insani bir hareket olmadığından hoş karşılanmaz.[11]
Sebebi hastalık olmasa dahi kadın vefat etmişse, Talmud gömü işlemlerinin masraflarının koca tarafından karşılanmasını zorunlu kılar.[63] Talmud'a göre, gömü işlemi yerel geleneklere ve kocanın toplumsal statüsüne uygun olarak yapılmalıdır.[63] Orta Çağ'ın ileri gelen rabbileri, kocanın matemli adam bulma ve mezartaşı dikme gibi Talmud şartlarının yerine getirilmesi gerektiğini belirtir.[64][65] Talmud ve ardından gelen klasik yazarlar, kocanın ortada olmaması durumunda veya gömü işleminin gerçekleştirilmesini reddetmesi durumunda rabinik mahkeme tarafından kadının defnedilmesinin ve masrafların kocasının satılan mallarından elde edilmesinin gerekliliğini yazar.[64][65]
Eğer kadın esir alınmışsa, Talmud ve ardından gelen yazarlar, kocanın fidyeyi ödemesi gerektiğini belirtir.[66][67][68][69] Fakat kadın için ödenecek fidyenin bir kölenin piyasa değerine göre mi yoksa kocanın tüm malvarlığını satması pahasına fidyenin tamamının mı ödenmesi gerektiği tartışma konusudur.[11][70] Eğer karı ve koca birlikte esir alınmışsa rabinik mahkeme kocanın mallarını satıp fidyeyi karşılamaya çalışır; paranın yetişmediği durumlarda, sadece bir kişiyi kurtaracak para varsa öncelik kadına verilir.[66][67][68][69]
Klasik dönemde rabbinik uzmanların zinaya olan tavırları ılımlıydı;[43] Her ne kadar Talmud, zina ile suçlanan kişilerin içinde bulunduğu durum ele alınmalı dese de[71] bazı özel durumlardaki suçlamaları reddeder:
Bu kurallar kadınların zina ile suçlanmalarını hemen hemen imkânsız hale getirdi ve hemen hemen her suçlamadan kadınlar beraat etti.[43] Fakat bir Kohen, dinen kirlenmemesi gerektiği için, karısı tecavüze uğramışsa onu boşamalıdır.[43][73]
Kadının suçlu bulunduğu durumlarda dahi cezalar nispeten yumuşaktı; tüm suçlara karşı idam cezası 40 yılında kaldırıldı,[74] bunun muhtemel sebebi Romalıların baskısıydı ve dolayısıyla idam cezası yerine zina işleyen kadınlara kamçı cezası uygulandı.[43] Talmud'a göre, karısı suçlu bulununan bir koca karısını boşamalıdır.[75] Rambam'a göre, zina işleyen kadın, ketubada anlatıldığı üzere boşanma sırasında alması gereken tazminatı almaya hakkı yoktur.[76] Talmud yazarları, zina işleyen kadının, boşanmadan sonra yasak ilişki yaşadığı kişiyle evlenmesini yasaklar.[77]
Abba ben Joseph bar Hama ve Abba Arika'nın Talmud'daki ifadelerine göre evli bir kadınla zina yapan adamın mekanı Gehena'dır.[78]
Ortodoks Yahudi evliliklerinde önemli bir konu olarak görülen "aile saflığı" kanunlarına bağlılık, evlilik için önkoşullardan biridir. Bu kurallar içinde regl nida kanunları bulunur. Ortodoks gelin ve damatlar genelde düğünden önce konuyla ilgili kurslara katılırlar. Nida kurallarının, evlilik hayatının özünü oluşturduğuna inanılır. Erkeklerin cinsel boşalmasıyla ilgili kuralları da barındıran bu kanunlar için topluca "aile saflığı" terimi kullanılır.
Karı ile koca arasında düzenli bir cinsel ilişki yaşanması beklenir. Yahudi geleneğine göre cinsel ilişki, kocanın karısına sunma yükümlülüğü olan bir hizmettir; bu yükümlülüğe "onah" denir.[79] Cinsel ilişkiye girme tamamiyle kadının isteğine bırakılmalıdır. Kadın, cinsel ilişkiye girmeyi (veya girmemeyi) bir manipülasyon aracı olarak kullanmamalıdır.
Makale serilerinden Yahudiler ve Yahudilik |
---|
Etimoloji • Kim bir Yahudi'dir? |
Orta Çağ'da Aşkenaz Yahudi cemaatlerinde kızlar genç yaşta evlendirilirdi.[80] Talmud'daki bazı hahamlar bir oğlanın ergenlik çağına girmesinin ardından hemen evlendirilmesine sıcak bakmaktaydı.[8] Yirmi yaşını geçmiş fakat hala evlenmemiş kişilere Tanrı tarafından lanetlenmiş gözüyle bakılmaktaydı.[81] Evliliği ertelemenin tek geçerli yolu Tora çalışmaktı fakat ne pahasına olursa olsun ömür boyu romantik ilişkiden ırak kalmak teşvik edilmemekteydi.[82] Kişilerin genç yaşta evlenmelerinde sorun görülmezken yüksek yaş farkına karşı çıkılmaktaydı.[83][84] Modern zamanda Yahudi cemaatlerinde küçük yaşta evlilik çok ender görülen bir hadise olup çoğu ülke tarafından yasaklanmıştır.
İsrail dışındaki ülkelerde Yahudilerin, Yahudi olmayanlarla evliliğinde artış görülmektedir. 2000-01 Ulusal Yahudi Nüfus Anketi'ne göre ABD'de 1996 ile 2001 yılları arasında gerçekleşen Yahudi evliliklerinin %47'si Yahudi olmayanlarla yapılmıştır. Farklı mezheplerdeki Yahudi liderler asimilasyonun bir kriz olduğuna dair hemfikirken karışık evliliğe karşı olan tavırları farklıdır.
Ayrıca, karışık evliliklerde kimin Yahudi olduğuyla ilgili mezhepler arasında fikir ayrılıkları mevcuttur. Ortodokslar ve Muhafazakârlar Yahudi bir anneden doğmayan ve kendilerinden daha liberal mezheplerde Yahudiliğe geçenleri Yahudi olarak tanımaz.
İsrail'de sivil evlilik mevcut değildir; Yahudi evliliğinin kurumsallaşmış tek şekli dini olandır. İsrail Yahudilerinin evlilikleri, Ortodoks bakış açısıyla halaha'ya uygun olarak yapılmalıdır. Fakat bu yaklaşımın getirdiği bazı sorunlar vardır; örneğin bir kohen ile boşanmış bir kadın veya bir Yahudi ile Halaha'ya göre Yahudi olmayan biri evlenememektedir. Bu nedenlerle ülkedeki laik kesim sivil evliliğin kurumsallaşmasını istemektedir. Çoğu insan bu kısıtlamalardan etkilenmektedir. 20.yy'ın başlarında İsrail'de yaklaşık 300.000 kişi Yahudi olmadığı veya Yahudiliklerini ispatlayamadıkları için bir Yahudiyle yasal olarak evlenememiştir.
Bazı laik İsrailliler, ya Ortodoks düğün istemediklerinden ya da halahaya göre evliliğin geçerli olmayacağını bildiklerinden, yurtdışına çıkıp evlenmektedir. Bu evlilikler İsrail'de yasal olarak tanınmaktadır fakat hahamlık tarafından Yahudi evliliği olarak kabul edilmemektedir.
İsrail'de her yasal evlilik, kişinin kendi dinine uygun olarak dini bir yetkili tarafından yapılmaktadır. Vatandaş olsun veya olmasın, farklı dindeki veya dinsiz çiftler İsrail'de yasal olarak evlenememektedir.
Yahudi kanunları boşanmaya izin verir. Boşanma belgesine get adı verilir. Boşanma işleminin sonunda koca get belgesini kadına veya temsilcisine verir, boşanma davası kadın tarafından başlatılabilir. Boşanma davası açabilmek için kocanın çeşitli yükümlülüklerinden bazılarını yerine getirmemesi gerekir; eğer bu gerçekleşirse geleneksel olarak kocaya verilen ceza dayak veya maddi cezaydı.
12.yy'dan beri Yahudilik, fiziksel veya psikolojik zarar gören kadına boşanma hakkı verir.
Muhafazakârlar Halaha'yı kabul etmelerine rağmen Ortodokslardan farklı takip ederler. Raformistler ise ketubalarında eşitlikçi bir tutum sergiler. Bu mezhebe göre sivil boşanma kafi olmasına rağmen bazı hahamlar dini boşanmayı da tavsiye eder. Muhafazakâr ve Ortodokslar sivil boşanmayı kabul etmemektedir. Dolayısıyla Reformistlere göre boşanmış sayılan bir çift muhafazakârlar tarafından boşanmış sayılmayabilir. Ortodoks Yahudilik Reform evliliklerini kabul etmez çünkü kadının ikinci evliliğinden doğacak çocuklar mamzerim[85] (piç) kabul edilir.
Geleneksel olarak kocası kaçan veya her ne sebeple olursa olsun nerede olduğu bilinmeyen kadın aguna (anlam: "demir atmış kadın") kabul edilmekteydi ve tekrar evlenmesine izin verilmemekteydi; geleneksel Yahudilikte sadece koca boşanma işlemini başlatabilirdi. Modern iletişim olanaklarından önce, kocanın uzak diyarlarda ölmesi bu duruma en çok sebep olan örnekti. Modern çağda, maddi nedenler veya vesayet nedeniyle boşanmak için get belgesi vermeyen kocanın karısına aguna değil Mihuseres Get denir. Bet Din, get belgesinin kocası tarafından verilmesini buyurmadığı sürece kocaya Misarev Get (anlam: "boşanma belgesini vermeyi reddeden") denmez. Aguna terimi bazen bu bahsedilen örnekte de kullanılmasına rağmen teknik açıdan doğru bir terim değildir.
Hem muhafazakâr hem ortodoks cemaatler, kocasından boşanmaya çalışan fakat bunda engeller bulunan kadının durumuna çözümler üretmeye çalışmıştır. Bu gibi sorunlarla yüzleşilirken Yahudi metotları ve laik yasal metotlar kullanılır. Yasal yaklaşımlardan hiçbiri, kocasının kayıp olmasıyla aguna durumuna düşen kadına çözüm bulamamaktadır.