ABD'de doğum kontrolü hareketi | |
---|---|
Tanımı | Gebeliği önleyici yöntemlere karşı yasaların kaldırılmasına yönelik reform hareketi |
Haklar | İfade özgürlüğü Üreme hakları Kadın hakları |
Zaman | 1914 – yak. 1945 |
Liderler | Mary Dennett Emma Goldman Margaret Sanger |
İlk metinler | The Woman Rebel Motherhood in Bondage What Every Girl Should Know |
Örgütler | National Birth Control League American Birth Control League Planned Parenthood |
Mahkeme davaları | Tek Paket Griswold - Connecticut Eisenstadt - Baird |
ABD'de doğum kontrolü hareketi; 1914 yılından itibaren başlayan, eğitim ve yasallaştırma yolu ile ABD'de doğum kontrolüne ulaşılabilirliği artırmayı amaçlayan bir sosyal reform hareketidir. Hareketin başlangıcı 1914 yılında New York'ta Emma Goldman, Mary Dennett ve Margaret Sanger liderliğinde bir grup radikalin çocuk doğurma ve kendi kendine düşük yapmanın düşük gelirli kadınlara getirdiği zorluklarla ilgilenmeye başlamasına dayanır. O zamanlarda doğum kontrolü müstehcen olarak nitelendirildiğinden aktivistler herhangi bir "müstehcen, gayriahlaki, ve/veya şehvet uyandırıcı" materyalin posta yolu ile dağıtılmasını yasaklayan Comstock yasalarını hedef aldılar. Lehte bir hukuki karara neden olacağını umut eden Sanger, doğum kontrolü üzerine bir tartışma içeren The Woman Rebel (Baş kaldıran Kadın) adlı bülteni dağıtarak kasten yasayı çiğnedi. Sanger, 1916'da ABD'de ilk doğum kontrol kliniğini açtı ama klinik hemen akabinde polis tarafından kapatılarak Sanger 30 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Hareket için önemli bir dönüm noktası I. Dünya Savaşında çok sayıda Amerikalı askerde zührevi hastalık teşhis edilmesiyle ortaya çıktı. Bu duruma hükûmet, cinsel ilişki ve doğum kontrolünün kamu sağlığı sorunu olmasına ve bilimsel araştırmalar için meşru birer konu olmalarına dayanan, zührevi hastalıklara karşı bir seferberlik başlatarak karşılık verdi. Tarihinde ilk defa ABD hükûmetinin cinsel konular üzerinde uzun süreli kamusal bir tartışma açması sonucunda doğum kontrolü ahlaki bir sorun olmaktan çıkıp bir kamu sağlığı sorunu hâline geldi.
Toplumun doğum kontrolüne karşı değişen tavrından cesaret alan Sanger 1923 yılında ikinci bir doğum kontrol kliniği açtı ve bu kez bir tutuklama ya da bir ihtilafla karşılaşmadı. 1920'ler boyunca toplumda doğum kontrolü daha yaygın olarak tartışılır hâle geldi. Doğum kontrol yöntemlerinin yaygın olarak bulunabilirliği Victoria devrinin katı cinsel ahlakından cinsel konularda daha hoşgörülü bir toplumsal anlayışa geçişin sinyalcisi oldu.
1930'larda kazanılan hukuki zaferler doğum kontrolüne karşı yasaları zayıflatmaya devam etti. Mahkemelerde kazanılan bu zaferler Amerikan Tıp Derneği'ni 1937'den itibaren doğum kontrolünü temel tıp eğitimi müfredatına almaya teşvik etti ancak tıp topluluğu bu yeni sorumluluğu kabul etmekte çok ağır kaldığı için kadınlar doğru olmayan bilgiye sahip kaynaklardan elde ettikleri güvensiz ve etkisiz doğum kontrol yöntemlerini kullanmaya devam ettiler. 1942 yılında kurulan Planned Parenthood Federation of America[a] ile ülke çapında bir doğum kontrol klinikleri ağı oluşturuldu. II. Dünya Savaşı'ndan sonra doğum kontrolünü yasallaştırma hareketi tıp mesleğince doğum kontrolünün tamamen benimsenmesi ve kalan doğum kontrolüne karşı olan yasaların artık uygulanmamasıyla aşamalı olarak sonuçlandı.
Doğum kontrolünü yasallaştırma hareketi 1914'te başlamadan önce ABD'de doğum kontrolü uygulaması yaygındı. Eskiden beri süregelen yöntemler arasında takvim yöntemi, geri çekme yöntemi, diyaframlar, kontraseptif süngerler, prezervatifler, uzatılmış emzirme ve spermisidler sayılabilir.[1] Gebelik önleyicilerin kullanımının 19. yüzyıl boyunca artış göstermesi 1800 ila 1900 yılları arasında özellikle kentsel bölgelerde olmak üzere, ABD'nin doğurganlık hızının %50 düşmesinde önemli etmenlerden biri oldu.[2][b] Amerikalı kadınların 19. yüzyılda gebeliği önleme yöntemleri üzerine olan alışkanlıkları ile ilgili bilinen tek araştırma Clelia Mosher tarafından 1892 ila 1912 yılları arasında gerçekleştirildi.[3] Üst sınıf kadınlardan oluşan küçük bir örneklem üzerine temellendirilen araştırma kadınların çoğunun asıl olarak vajinal duş olmak üzere aynı zamanda geri çekme, takvim, prezervatif ve peser gibi gebeliği önleyici doğum kontrolü yöntemleri kullandığını ve cinsel ilişkiyi üreme amacı dışında da yapılabilecek, zevk alınan bir eylem olarak gördüklerini gösterir.[4][5]
Toplumun üst ve orta sınıfında gebeliği önleyici yöntemler yaygın olsa da konu toplum içinde nadiren tartışılıyordu.[6][c] ABD'de doğum kontrolünü tartışmaya açmayı göze alan ilk yayımlanmış kitap Robert Dale Owen'ın 1831'de basılmış Moral Physiology; or, A Brief and Plain Treatise on the Population Question[d] adlı kitabıdır.[7][e] Kitap aile planlamasının takdire şayan olduğunu ve üreme amacı taşımaksızın cinsel haz almanın ahlakdışı olmadığını öneriyordu.[7] Owen geri çekme yöntemini önerdi ama aynı zamanda süngerler ve prezervatifler üzerine de görüşlerini yazdı.[9] Bu kitabı Charles Knowlton tarafından 1832'de yazılan ve vajinal duşu öneren Fruits of Philosophy: The Private Companion of Young Married People[f] adlı kitap izledi.[10] Knowlton müstehcenlik iddiasıyla Massachusetts'te yargılandı ve üç ay hapis cezasına çarptırıldı.[11]
Doğum kontrolü uygulamaları genel olarak Avrupa'da Amerika Birleşik Devletleri'nden önce kabul edildi. Knowlton'un kitabı, Britanya'nın müstehcenlik yasalarına meydan okumak amacıyla 1877 yılında İngiltere'de Charles Bradlaugh ve Annie Besant tarafından yayımlandı.[12] Tutuklanıp daha sonra serbest bırakılmalarına rağmen duruşmaların getirdiği tanıtım 1877 yılında Malthusian League'in oluşmasına önayak oldu. Malthusian League, Thomas Malthus'un dünya çapında yoksulluğa ve kıtlığa neden olacak üstel nüfus büyümesi ile ilgili vahim tahminlerinin sonuçlarını engellemek için nüfus artışını sınırlandırmayı amaçlayan dünyanın ilk doğum kontrolünü savunan grubudur.[13] 1930'a gelindiğinde benzer topluluklar hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde kuruldu ve doğum kontrolü Katolik İrlanda, İspanya ve Fransa dışındaki çoğu ülkede kabul görmeye başladı.[14] Avrupa'da doğum kontrolü toplulukları yayıldıkça doğum kontrolü klinikleri de yayıldı. Dünyanın ilk doğum kontrol kliniği 1882 yılında, Hollanda'da ülkesinin ilk kadın doktoru olan Aletta Jacobs tarafından açıldı.[15] İngiltere'de ilk doğum kontrolü kliniği Marie Stopes tarafından Londra'da 1921 yılında açıldı.[16]
Gebeliği önleyici yöntemler 19. yüzyılın büyük bir kısmında ABD'de yasaldı ama 1870'lerde genel olarak ahlaksızlığı, özel olarak da fuhuş ve müstehcenliği yasadışı saymayı amaçlayan sosyal iffet hareketi gücünü artırdı.[17][18] Asıl olarak Protestan ahlak reformcuları ve orta sınıf kadınlardan oluşan, Victoria devri kampanya, fuhuşu ve zührevi hastalıkları teşvik ettiğine inanılan ve ahlaksız bir uygulama olarak görülen gebeliği önleyici yöntemleri de hedef aldı.[19] ABD Posta Servisinde müfettiş ve aynı zamanda iffet hareketinin liderlerinden biri olan Anthony Comstock, başarılı bir lobi faaliyeti sonrasında "gebeliği önleme amaçlı ya da kürtaja yol açmak amacıyla tasarlanmış herhangi bir nesnenin" ve gebeliği önleyici yöntemlere karşı herhangi bir bilginin posta yolu ile gönderilmesini yasaklayan 1873 tarihli federal Comstock Yasasının çıkmasını sağladı.[20] Birçok eyalet, bazen gebeliği önleyici yöntemlerin kullanılmasını da yasaklayıp federal yasayı genişleterek, toplu hâlde Comstock yasaları diye bilinen eyalet yasaları çıkardı. Comstock, binlere kişinin tutuklanmasından ve yüzlerce ton kitap ya da broşürün yok edilmesinden şahsen sorumlu olmakla gurur duyuyordu.[21]
Comstock ve yandaşları aynı zamanda, cinsel özgürlüğü, kadınlar için eşitliği ve evliliğin kaldırılması fikrini savunan bir girişim olan serbest aşk hareketini oluşturan liberteryenler ve ütopistleri de hedef aldılar.[22] Serbest aşk destekçileri 19. yüzyılda Comstock yasalarına aktif olarak karşı çıkan ve daha sonra gelişecek olan doğum kontrolü hareketine ortamı hazırlayan tek gruptur.[23]
Serbest aşk hareketinin çabaları başarılı olmadı ve 20. yüzyılın başında hem federal hem de eyalet hükûmetleri Comstock yasalarının uygulanmasında daha katı davranmaya başladılar.[23] Buna karşın doğum kontrolü faaliyetleri gizli olarak sürdürüldü ve ortadan kaldırılamadı. Konu hakkındaki yayınlar giderek azaldı ve nadiren görülen reklamlarda "evlilik yardımcıları" ya da "hijyenik aletler" gibi hüsnütabirler kullanıldı. Eczaneler prezervatifleri "kauçuk eşya" ve servikal kapakları da "rahim destekleyici" olarak satmaya devam etti.[24]
Yeni yüzyılın başlangıcında, ifade özgürlüğü yasaklarını kaldırmayı amaçlayan ve Greenwich Village merkezli güçlü bir hareket ortaya çıktı.[25][26] Ezra Heywood, Moses Harman, D. M. Bennett ve Emma Goldman gibi radikaller, feministler, anarşistler ve ateistler tarafından desteklenen bu aktivistler devamlı olarak müstehcenlik karşıtı yasalara karşı ve sonrasında da I. Dünya Savaşı'na katılma ile ilgili eleştirel ifadelerin hükûmet tarafından bastırılması çabalarına karşı mücadele ettiler.[27] 1914 yılından önce ifade özgürlüğü hareketi daha çok siyaset üzerine yoğunlaşmış ve nadiren gebeliği önleme konusu üzerine eğilmişti.[28]
Annesi 22 yılda 18 gebelik geçirmiş[29] ve 50 yaşında[30] tüberküloz ve rahim ağzı kanserinden ölmüş[31] olan hemşire Margaret Sanger 1912 yılında Goldman'ın radikallerden, sosyalistlerden ve bohemlerden oluşan çevresine katıldı.[32][33] Sanger 1913 yılında New York'un Lower East Side mahallesinde genellikle sık doğum yapan ve kendi kendine düşük yapmış yoksul kadınlarla çalıştı.[34][35] Özellikle trajik bir tıbbi vakadan sonra Sanger şöyle yazdı: "Hemşire çantamı bir köşeye fırlattım ve Amerika'da çalışan kadınların doğum kontrolü hakkında bilgi sahibi olmasını mümkün kılana kadar başka bir vaka daha almayacağımı... bildirdim."[g] Sanger gebeliği önleyici yöntemler üzerine bilgi toplamak üzere halk kütüphanelerinde araştırma yaptı ama hiçbir bilgi bulamadı.[36][37][h] Sanger çalışan sınıftaki kadınlar gebeliği önleyici yöntemlere erişemezken özel doktorlara gidebilen üst sınıf kadınların erişebilmesi fikrinden sarsılmıştı.[40]
Goldman ve Free Speech League'in[i] etkisi altında Sanger gebeliği önleyici bilgilerin dağıtılmasını yasadışı sayan Comstock yasaları ile mücadele etmeye karar verdi.[41] Bu amaçla "No Gods, No Masters"[j][42] sloganını kullanarak gebeliği önleyici yöntemleri destekleyen sekiz sayfalık aylık bülten The Woman Rebel'i 1914'te yayımlamaya başladı ve her kadının "kendi vücudunun mutlak efendisi" olması gerektiğini ilan etti.[43][k] Sanger aile sınırlaması gibi hüsnütabirlere daha açık bir alternatif olması için birth control (doğum kontrolü) terimini icat etti ve Rebel'in sayfalarında kullandı.[l][45][46]
Sanger'in yasaya karşı mücadele etme hedefi 1914 yılının Ağustos ayında aleyhine dava açılınca gerçekleşti ancak savcılar Sanger'in gebeliği önleyici yöntemler hakkında yazdıklarından çok suikast ve evlilik üzerine yazdıklarına odaklandı.[47] Mahkemede doğum kontrolü hakkında fikirlerini belirtme fırsatı çıkmadan hapise gönderilebileceğinden korkan Sanger, tutuklanmamak için İngiltere'ye kaçtı.[48]
Sanger Avrupa'da iken kocası, eşinin çalışmalarını sürdürdü ve sonucunda gizli çalışan bir posta memuruna doğum kontrolü broşürünü dağıttırdığı için tutuklandı.[49] Tutuklanması ve verilen otuz günlük hapis cezası Harper's Weekly ve New-York Tribune gibi ana akım medyanın doğum kontrolü anlaşmazlığı üzerine yazılar yazmasına neden oldu.[50] Emma Goldman ve Ben Reitman ülkeyi dolaşarak Sanger'i destekleyen konuşmalar yaptılar ve Sanger'in Family Limitation (Aile Sınırlaması) adlı broşürünü dağıttılar.[51] Sanger'in sürgünü ve eşinin tutuklanması doğum kontrolü hareketini Amerika gazetelerinin ön sayfalarına taşıdı.[52]
1915 yılının ilkbaharında, Sanger'in destekçileri, Mary Dennett liderliğinde ABD'nin ilk doğum kontrolü örgütü olan National Birth Control League'i[m] (NBCL) kurdu.[53] 1915 yılı boyunca daha küçük bölgesel örgütler San Fransisco, Portland, Oregon, Seattle ve Los Angeles'te kuruldu.[54]
Sanger ABD'ye 1915 Ekim ayında döndü. Amsterdam'da ziyaret ettiği, dünyanın ilk doğum kontrolü kliniğini örnek alan bir klinik açmayı planlıyordu. Öncelikle kendisine karşı yapılan suçlamalar ile mücadele etmek durumundaydı.[55][56] Tanınmış avukat Clarence Darrow ücretsiz olarak Sanger'i savunmayı önerdi ama toplumdan gelen baskı üzerine hükûmet 1916 yılının başlarında suçlamaları geri çekti.[57][58][n] Artık hapis tehdidi kalkan Sanger ülke çapında bir tura çıktı ve yaptığı başarılı konuşmalarla ABD doğum kontrolü hareketinin liderliğine yükseldi.[60] William J. Robinson ve Mary Dennett gibi diğer önde gelen kişiler ise ya geri planda çalışmayı tercih etti ya da başka amaçlar için çalışmaya başladı.[60] Sanger daha sonra 1916'da Massachusetts Birth Control League'i[o] ve hapsedilen doğum kontrolü aktivisti Van Kleeck Allison'a destek olmak için Boston'a gitti.[61]
Sanger 1916 yılında yaptığı konuşma turnesinde, 1914 yılında Avrupa'ya yaptığı gezi sırasında gözlemlediği Hollanda modelini temel alan doğum kontrolü kliniklerini tanıttı. Çok sayıda yerel topluluğa ilham verdiyse de hiçbir klinik kurulmadı.[62] Bunun üzerine Sanger, kadınlara ücretsiz gebeliği önleyici hizmet verecek bir doğum kontrolü kliniğini New York'ta kurmaya karar verdi.[63] New York eyalet yasası gebeliği önleyici araçların ve hatta bilginin bile dağıtılmasını yasaklıyordu ama Sanger, yasada hastalıkların yayılmasını önlemek için doktorların gebeliği önleyici araçları reçete ile vermesine imkân veren boşluktan yararlanmayı umut ediyordu.[64] Fania Mindell ve Ethel Byrne ile birlikte 16 Ekim 1916'da Brooklyn'de Brownsville kliniğini açtı. İlk gününde 100'den fazla kadının ziyaret ettiği klinik hemen büyük ilgi gördü.[65][66] Açııştan birkaç gün sonra sivil kıyafetlerle gizli çalışan bir kadın polis, klinikten bir servikal kapak satın aldı ve Sanger tutuklandı. Yürüyerek gitmeyi reddeden Sanger ve bir çalışma arkadaşı polisler tarafından sürüklenerek klinikten çıkarıldı.[67] Klinik kapatıldı ve 1923 yılına kadar ABD'de başka bir doğum kontrolü kliniği açılmadı.[68]
Sanger'in duruşması 1917 Ocak ayında başladı. Sanger ve NBCL için fon oluşturmayı amaçlayan "Committee od One Hundred"ı[p] kurmak için bir araya gelen varlıklı ve nüfuzlu çok sayıda kadın Sanger'i destekledi.[69] Komite aynı zamanda aylık Birth Control Review[q] dergisini yayımlamaya başladı ve güçlü politikacılar, aktivistler ve basının önde gelenleri ile bağlantı ağı kurdu.[70] Güçlü bir destek almasına rağmen Sanger suçlu bulundu. Yargıcın yasayı bir daha çiğnememe sözüne karşılık olarak hafif ve hoşgörülü bir ceza önermesine Sanger "Yasaya bugünkü hâli ile uyamam" diye cevap verdi.[71] Sanger 30 gün hapis cezasına çarptırıldı ve cezasını çekti.[71]
Tutuklanmasını protesto eden Byrne de 30 gün hapis cezasına çarptırıldı ve bu durumu açlık grevi ile protesto etti. Protestosunu durdurmayan Bryne gardiyanlar tarafından zorla beslendi. Zayıflanmış ve hastalanmış olan Byrne hapishaneden erken çıkarılma sözüne rağmen protestosunu durdurmadı. Buna karşı Sanger, kızkardeşi için doğum kontrolü aktivistliğini bırakması şartıyla hapisten erken tahliye edilmesi teklifini kabul etti. Bundan dehşete düşen Byrne'ın kızkardeşi ile ilişkisi kısa sürede bozuldu ve hem zorla hem de isteyerek doğum kontrolü hareketini bıraktı. Bryne'ın protestosunun yarattığı acıklı durum doğum kontrolü hareketinin yeniden ilk sayfada haber olmasına neden olunca örgütün amacı tüm ülkeye bu şekilde yayılmış oldu.[72]
Başka aktivistler de ilerleme için çalışıyordu. Emma Goldman doğum kontrolü hakkında bilgi dağıttığı için 1916'da tutuklandı.[73] Abraham Jacobi ise New York tıp camiasını, doktorların gebeliği önleyici bilgileri yayabilmesi için yasada değişiklik yapılması konusunda ikna edemedi.[74]
Sanger'in duruşması ve Byrne'ün açlık grevinin getirdiği reklam, dava için muazzam bir ilgi oluşmasına neden oldu ve 1917'nin sonuna gelindiğinde ABD'de 30'dan fazla doğum kontrolü kliniği açıldı.[75][76] Halkla ilişkiler konusunda her zaman zekice davranan Sanger duruşmanın sağladığı tanıtımı davasını ilerletmek için kullandı.[77][78][79][s] Duruşmasından sonra hareketin en göz önünde olan lideri olarak ortaya çıktı. William J. Robinson, Mary Dennett ve Blanche Ames Ames gibi hareketin diğer liderleri ne Sanger'in karizmasına ne de cazibesi ve tutkusuna sahipti.[79]
Hareket radikal, çalışan sınıf kökeninden artık toplumdaki kadınlar ve liberal meslekler tarafından desteklenen bir seferberliğe dönüşüyordu.[80] Sanger ve yandaşları radikal retoriği yumuşatmaya ve daha çok doğum kontrolünün sosyoekonomik yararlarından bahsetmeye başladı ve bu tavır değişikliği hareketin Amerikan toplumunda giderek daha yaygın kabul görmesini sağladı.[76] Hareket medyada giderek daha çok yer almaya başladı ve aralarında Sanger'in yapımını ve başrolünü üstlendiği Birth Control filmi de dahil olmak üzere 1910'larda yapılan çeşitli sessiz film doğum kontrolü konusunu işledi.[81][t]
Doğum kontrolüne karşı muhalefet güçlüydü: Eyalet yasakoyucuları gebeliği önleyici yöntemleri ve bunlara ait bilgilerin dağıtımını yasallaştırmayı reddediyordu;[82] dinî liderler annelik yerine "rahatı ve modayı" seçen kadınları eleştiren konuşmalar yapıyordu;[83] ve soygelişimciler doğum kontrolünün "eski kuşak" beyaz Amerikanlarla "renkliler" ve göçmenler arasındaki doğum hızı farkını daha da açacağından endişeleniyordu.[84][85]
Sanger 1918 yılında New York Woman's Publishing Company'i (NYWPC)[u] kurdu ve bu şirketle Birth Control Review aylık dergisinin yayımcısı oldu.[86] Britanyalı süfrajet aktivisti Kitty Marion, New York sokaklarında 20 Amerikan sentine Review dergisini satarken ölüm tehditlerine, üstünün aranmasına, üstüne tükürülmesine, fiziksel şiddete ve polis tarafından tacize maruz kaldı. On yıl boyunca Marion, doğum kontrolünü desteklediği için dokuz kere tutuklandı.[87]
Sanger 1917 yılında aldığı cezayı temyize götürdü ve 1918 yılında New York Temyiz Mahkemesinin oybirliği ile aldığı ve Hakim Frederick E. Crane tarafından kaleme alınan kararla muğlak bir zafer kazandı. Mahkeme Sanger'in cezasını onadı ama aynı zamanda mahkemelerin doktorlar tarafından tavsiye edildiğinde gebeliği önleyici yöntemlere izin vermeleri yönünde içtihat oluşturdu.[88][89] Bu karar yalnızca New York eyaleti sınırları içinde geçerliydi ve burada doktor gözetiminde doğum kontrolü kliniklerinin açılmasına olanak sağladı.[89] Sanger bu fırsattan hemen yararlanmadı, yanlış bir şekilde tıp mesleği mensuplarının yolu açacağını bekledi ve daha çok yazılarına ve konferanslarına odaklandı.[90]
I. Dünya Savaşı sırasında çok sayıda ABD Ordusu askerinin frengi ve belsoğukluğu hastalıklarına yakalandığı teşhis edilince ortaya çıkan kriz sonucunda doğum kontrolü hareketi beklenmedik bir desteğe kavuştu. Askeriye, özellikle cinsel perhizi vurgulayan ama bazı gebeliği önleyici yöntemler üzerine rehberlik de sağlayan yoğun bir eğitim seferberliğine girişti.[91][v] İffet savunucularının baskısı altında kalan Askeriye ne prezervatif dağıttı ne de kullanımını destekledi ve ABD I. Dünya Savaşı'nda askerlerine prezervatif dağıtmayan tek askerî güç oldu. ABD askerleri Avrupa'da prezervatiflere kolaylıkla eriştiler ve Amerika'ya döndüklerinde prezervatif, tercih ettikleri doğum kontrolü yöntemi oldu.[93]
Askeriye'nin zührevi hastalıklara karşı seferberliği doğum kontrolü hareketi için önemli bir dönüm noktası oldu: Bir hükûmet kurumu ilk defa olarak cinsel konularda süregelen toplumsal bir tartışma içinde yer alıyordu.[94] Hükûmetin bu kamusal söylemi seksin gizli bir konudan meşru bir bilimsel araştırma konusuna, gebeliği önleyici yöntemlerin de ahlaki bir konudan halk sağlığı konusuna dönüşmesini tetikledi.[95][96]
Emma Goldman I. Dünya Savaşı'nı ve Amerika'da askere alımı protesto ettiği için 1917'de tutuklandı. Goldman'ın sosyalizm, anarşizm, doğum kontrolü, sendikal haklar ve serbest aşk konularında ifade özgürlüğüne kendini adaması hem Amerikan vatandaşlığını hem de Amerika'da ikâmet etme hakkını kaybetmesine neden oldu. Sosyalist refah ve antikapitalizme olan bağlılığı Goldman'ın komünizm ile ilişkilendirilmesine ve Birinci Kızıl Tehlike sırasında ülkeden sınırdışı edilmesine yol açtı.[97] I. Dünya Savaşı halk sağlığı ile ilişkili olarak doğum kontrolünün Amerika'da kabul görmesine yol açarken antikomünist I. Dünya Savaşı propagandası doğum kontrolü hareketinin kendini en adamış üyelerinden birinin feda edilmesine neden oldu.
Mary Dennett önemli bir doğum knotrolü aktivisti ve lideri olmasının yanı sıra çok sayıda farklı örgütleri de destekliyordu. Massachusettes Women's Suffrage Association'ın [w]saha sekreteri[x] olarak başlayan Dennett National American Women's Suffrage Association'da[y] (NAWSA) sekreterlik konumuna kadar yükseldi. Dennett broşür ve el ilanları dağıtmak gibi işlerle uğraşan yazın bölümünden sorumluydu. NAWSA'nın organizasyonel yapısından hayâl kırıklığına uğradıktan sonra Dennett yukarıda belirtildiği gibi National Birth Control League'in (NCBL) kurulmasına yardımcı oldu. NCBL militan protesto stratejilerine kesin olarak karşı çıkan bir tutum aldı ve hem eyalet hem de federal boyutta yasaların değiştirilmesi üzerine yoğunlaştı.[98] Mary Dennett I. Dünya Savaşı sırasında barış hareketi için çabaladı ama 1918 yılında doğum kontrolü hareketine geri döndü.[99] NBCL'in liderliğine devam ederken Sanger'in NYWPC'si ile işbirliği yaptı. Dennett, seksi doğal ve zevk alınabilir bir eylem olarak belirten The Sex Side of Life[z] adlı eğitici broşürü 1919'da yayımladı ve yaygın olarak dağıttı.[100] Ancak aynı yıl NBCL'in kronikleşmiş fon eksikliğinden hüsrana uğrayarak birlikten ayrıldı ve Voluntary Parenthood League'ini[aa] (VPL) oluşturdu.[101] Hem Dennett hem de Sanger doğum kontrolünü yasallaştıracak yasa değişiklikleri önerdi ama farklı yaklaşımları vardı: Sanger yalnızca doktor gözetimi altında gebeliğin önlenmesini desteklerken Dennett bunlara sınırsız erişim için çabalıyordu.[102][103] Diyafram kullanımı taraftarı olan Sanger, sınırsız erişimin doğru takılmamış diyaframlara ve şarlatanlığa neden olacağını düşünüyordu.[103][104] Dennett ise doktordan reçete alma zorunluluğunun yoksul kadınların gebeliği önleyici yöntemlere ulaşmasına engel olacağını ve doğum kontrolü üzerine eğitim almış doktorların azlığının sorun yaratacağını düşünüyordu.[102] Kısmen bazı yasakoyucuların kadınların erdemli kalmasına bir tek gebe kalma korkusunun neden olduğunu düşünmesinden her iki yasalaştırma girişimi de başarısız oldu.[105] Sık sık halka açık konferanslar veren ve Dennett'in toplantılar ile etkinliklere katılmaması için elinden geleni yapan Sanger'in hareket içindeki liderlik konumu 1920'lerin başında kesinleşti.[106]
—American Birth Control League kuruluş bildirgesi[107]
Sanger 1919 ve 1920 yıllarında Birth Control Review dergisini yayımlamakla meşgul olsa da o dönemde ana doğum kontrolü örgütleri (NBCL ya da VPL) ile resmî olarak bağlantılı değildi. 1921 yılında, meslek kuruluşlarından ve bilimsel topluluktan destek görebilmek için resmî bir kuruluş ile ilişki kurması gerektiğine ikna oldu. Var olan bir örgüte üye olmaktansa yeni bir örgüt kurmayı düşündü.[108] İlk adım olarak New York'ta Kasım 1921'de Birinci Amerikan Doğum Kontrolü Konferansını düzenledi. Konferansın son gecesinde, kalabalık Town Hall binasında Sanger kapanış konuşmasını yapmak üzere hazırlanırken polis toplantıya baskın düzenledi ve Sanger'i ahlaka aykırı davranış suçuyla tutukladı. Sanger sahneden şöyle bağırdı: "Anayasaya göre [bu toplantıyı] yapma hakkımız var... isterlerse bırakın bizi coplasınlar."[109] Sanger kısa sürede salıverildi.[109] Ertesi gün, New York Başpiskoposu Patrick Joseph Hayes'in toplantının sona erdirilmesi için polise baskı yaptığı ortaya çıktı.[110] Town Hall baskını hareket için bir dönüm noktası oldu: Hükûmet ve tıp topluluğundan gelen muhalefet sönüp giderken hareketin sesini en çok çıkaran rakibi konumuna Amerika Birleşik Devletleri Katolik Kilisesi yerleşti.[111] Konferanstan sonra Sanger ve destekçileri American Birth Control League'i[ab] (ABCL) kurdu.[112][113][ac]
New York Temyiz Mahkemesinin doktorlara gebeliği önleyici yöntemleri önerebilmesinin yolunu açmasından dört yıl sonra Sanger mahkeme kararına uygun olarak kadrosuna doktorları da aldığı ikinci doğum kontrolü kliniğini açtı; ilk doğum kontrolü kliniğinde yalnızca hemşireler görev yapıyordu.[114] Bu ikinci klinik Clinical Research Bureau[ad] (CRB) 2 Ocak 1923'te açıldı.[115] Polis tacizinden kaçınmak için kliniğin varlığı alenen ilan edilmedi, ana amacı bilimsel araştırma olarak belirtildi ve yalnızca evli kadınlara hizmet verdi.[115][ae] Kliniğin varlığı, Aralık 1923'te halka duyuruldu ama bu sefer ne bir tutuklama ne de bir tartışma yaşandı. Bu gelişme, aktivistleri on yıllık mücadeleden sonra ABD'de doğum kontrolünün sonunda yaygın olarak kabul gördüğüne inandırdı.[116] CRB ABD'nin ilk yasal doğum kontrolü kliniğiydi ve kısa sürede dünyanın önde gelen doğum kontrolü araştırma merkezi hâline geldi.[116]
CRB'nin 1923 yılındaki açılışının ardından gebeliği önleyici yöntemler halk arasında daha yaygın olarak tartışılmaya başlandı ve "doğum kontrolü" terimi gündelik konuşma diline iyice yerleşti.[117]. 1920'lerin dergi ve gazetelerinde yer alan yüzlerce atıfın üçte ikisi olumlu yöndedir.[118] Gebeliği önleyici yöntemlerin ulaşılabilirliği Victoria devrinin daha katı ahlak anlayışının ömrünü tamamladığını gösterdi ve cinsel hoşgörüsü daha yüksek olan bir toplumun ortaya çıkışına eşlik etti.[118] Yeni cinsel normlara yol açan diğer faktörler arasında otomobilin getirdiği artan hareket kabiliyeti, anonim şehir yaşam tarzı ve savaş sonrası zafer sarhoşluğu sayılabilir.[118] 1925 yılında Indiana'nın Muncie kasabasında kadınlar üzerine araştırma yapan sosyologlar üst sınıf kadınların tamamının, çalışan sınıf kadınların da %80'inin doğum kontrolünü onayladığını gösterdiler.[119][120] ABD'de doğum hızı oranı asıl olarak artan doğum kontrolü yöntemlerinin kullanılmasına bağlı olarak 1920 ila 1930 arasında %20 azaldı.[121]
1920'lerin sonlarına doğru kliniklerin yaygınlaşmasına rağmen hareketin karşısında hâlâ önemli zorluklar vardı. Tıp camiasının büyük bölümü hâlâ doğum kontrolüne karşı direnç gösteriyordu;[122] doğum kontrolü savunucuları radyo kanallarının kara listesindeydi;[123] federal yasalar ve eyalet yasaları uygulanmasalar bile hâlâ gebeliği önleyici yöntemleri yasadışı sayıyordu.[124][af]
Doğum kontrolü hareketinin karşısındaki en önemli karşıt görüş Katolik Kilisesiydi ve 1920'lerde çeşitli alanlarda karşıt görüşleri harekete geçirmede önemli rol oynadı.[125] Katolikler New York, Syracuse şehir meclisini Sanger'in 1924 yılında orada konuşma yapmasını yasaklaması için ikna ettiler; National Catholic Welfare Conference[ag] doğum kontrolüne karşı lobi faaliyetlerinde bulundu; Knights of Columbus[ah] doğum kontrolü etkinliklerine yer veren otelleri boykot ettiler; Albany şehrinin Katolik emniyet müdürü Sanger'in orada konuşmasını engelledi; Boston'un Katolik belediye başkanı James Curley Sanger'in halk önünde konuşma yapmasını engelledi; Katoliklerden gelen baskıya boyun eğen bazı haber filmi şirketleri doğum kontrolü ile ilgili haberleri yapmayı reddettiler.[126][123] ABCL, boykot edilen bazı etkinlikleri, basını çağırarak kendi avantajlarına çevirdi ve sonucunda basında yer aldıkları haberlerle, davaları için halkın sempatisini kazandı.[127] Ancak gebeliği önlemenin doğal olmadığı, zararlı ve ahlaksız olduğu argümanlarını getiren Katolik lobi hareketi özellikle yasama alanında çok etkili oldu ve aralarında Mary Dennett'in federal gebeliği önleme karşıtı yasaların kaldırılmasına yönelik 1924 yılındaki girişimi de dahil olmak üzere çeşitli girişimleri engelledi.[127][128]
1920'lerde ABD'de çok sayıda doğum kontrolü kliniği açıldı ama bazıları olaylı oldu.[129][130] 1929 yılında New York polisi bir kliniğe yaptığı baskında, hastalıkların yayılması ile ilgili olmayan gebeliği önleyici bilgileri yaydıkları için iki doktor ve üç hemşireyi tutukladı.[131] Duruşma sonucunda, yargıcın, annenin sağlığı için doğumların arasını açmakta gebeliği önleyici yöntemlerin kullanılmasının yasal bir tedavi yöntemi olduğu kararını vermesi ile ABCL önemli bir hukuki zafer elde etti.[132] Çok sayıda önemli doktorun savunma lehine tanıklık yaptığı mahkeme doktorların doğum kontrolü savunucularının amaçlarına katılmasına yardımcı oldu.
Doğum kontrolü hareketinin ortaya çıkmasından önce soyarıtımı Avrupa ve ABD'de çok popüler hâle gelmişti ve konu yaygın olarak makalelerde, filmlerde ve konferanslarda ele alınıyordu.[134][135] Soyarıtımı savunucuları doğum kontrolü hakkında hem olumlu hem de olumsuz görüşlere sahiptiler. "Üstün" ve "adi" ırklar arasında doğum artış hızı farkının açılacağından endişe duyuyorlardı ama aynı zamanda "ırk ıslahı" için de değerli bir araç olduğunu kabul ediyorlardı.[136] Soyarıtımı savunucuları aşırı sayıda doğumun yoksulluğun, suçun ve hastalıkların artması ile doğrudan bağlantılı olduğunu belirterek doğum kontrolü hareketinin amaçlarına destek oluyorlardı.[137][138] Sanger, soyarıtımını destekleyen iki kitabını 1920'lerin başında yayımladı: Woman and the New Race[ai] ve The Pivot of Civilization.[aj][138] Sanger ve diğer savunucular "adi" kişilerin üremesini caydırıcı olumsuz soyarıtımını desteklediler ama "üstün" kişilerin üremesini teşvik edici olumlu soyarıtımını ya da ötanaziyi savunmadılar.[139][140] Yine de Sanger'in bir kadının asli görevinin devlete değil kendisi için olduğu konusundaki ısrarı nedeniyle soyarıtımı savunucularının çoğu doğum kontrolü hareketini desteklemedi.[140]
1930'larda, ABD'de beyaz Amerikanların çoğu gibi doğum kontrolü hareketinin liderlerinin bazıları da açık tenli ırkların koyu tenli ırklara göre daha üstün olduğuna inanıyordu.[141] Afroamerikalıların zekâ olarak geri olduklarını, kendi sağlıklarını idare etmeyi beceremeyeceklerine ve dolayısıyla da beyazların özel gözetimine gereksinimleri olduklarını varsayıyorlardı.[142] Hareketin liderliğinde ve tıbbi kadroda beyazların baskın olması, siyahlar tarafından ırkçılık suçlamalarına neden oldu ve yaygın olarak doğum kontrolünün uygulanmasının sonucunun "ırk intiharı" olacağı şüpheleri doğdu.[ak][144] Bu şüpheler doğum kontrolü hareketi savunucularının bazı beyaz üyeleri tarafından gebeliği önlemeye karşı ilgi noksanlığı olarak değerlendirildi.[145]
Bu şüphelere rağmen, çok sayıda Afroamerikalı önder Afroamerikalı camiasına doğum kontrolü sağlanması çabalarını destekledi. 1929 yılında siyah sosyal hiazmetli ve New York'un Urban League'inin[al] lideri James H. Hubert, Sanger'den Harlem'de bir klinik açmasını istedi.[147][148] Sanger, Julius Rosenwald Fonu'ndan aldığı destekle, Afroamerikalı doktorların kadrosunda olduğu kliniği 1930 yılında açtı.[149] Kliniğe Afroamerikalı doktorların, hemşirelerin, din adamlarının, gazetecilerin ve sosyal hizmetlilerin oluşturduğu 15 kişilik bir danışma kurulu rehberlik ediyordu.[147] Afroamerikalı basında Afroamerikalı kiliselerde ilan edildi ve National Association for the Advancement of Colored People'ın[am] (NAACP) kurucularından W. E. B. Du Bois'nın onayını aldı.[147] 1940'ların başında Birth Control Federation of America[an] (BCFA) "Negro Project"[ao] adını verdiği bir program başlattı.[150][151] Harlem kliniğinde olduğu gibi bu programın asıl amacı ana ve çocuk sağlığını iyileştirmekti.[152] Harlem kliniğindeki çalışmasına dayanarak Sanger, BCFA'ya Afroamerikalıların kendi ırkından bir doktordan tavsiye almasının daha olası olduğunu önerdi ama diğer liderler sosyal yardım çabalarında beyazların kullanılması konusunda ısrarcı oldular.[153] Hareketin liderlerinin 1920'lerdeki ve 1930'lardaki ayrımcı eylemleri ve söylemleri hareketin ırkçı olduğu yönündeki iddiaları süregelmesine neden oldu.[154][155][156][157]
1930'larda verilen iki önemli mahkeme kararı gebeliği önleyici yöntemlere erişimin artmasına yardımcı oldu. 1930 yılında iki prezervatif üreticisi birbirlerini Youngs Rubber davasında mahkemeye verdi ve yargıç gebeliği önleyici yöntemlerin üretiminin yasal bir iş olduğuna karar verdi. Hatta prezervatiflerin posta yolu ile dağıtımını yasaklayan federal yasanın hukuki olarak çok da uygun olmadığını belirtti.[158] Sanger, kesin bir sonuca ulaşacak bir hukuki mücadele olmasını umut ederek Japonya'da 1932 yılında bir diyafram sipariş etmesinin ardından ikinci bir hukuki dönüm noktası yaşandı.[158] Diyaframa ABD Hükûmeti tarafından el konmasının ardından Sanger'in hukuki yollara başvurmasıyla Yargıç Augustus Hand'in verdiği kararla doktorların gebeliği önleyici araçları almasını yasaklayan gebeliği önleyici yöntemlere karşı yasaların önemli bir hükmü mahkemece bozulmuştu.[159][160][161] Bu nahkeme zaferi Amerikan Tıp Derneği'ni sonunda 1937 yılında gebeliği önleyici yöntemlerin tıp okullarının ana müfredatına alınması yönünde motive etti.[162] Ancak tıp camiası bu yeni sorumluluğu kabul etmekte yavaş davrandı ve 1960'lara kadar kadınlar doğru bilgiye sahip olmayan kaynaklardan güvenli olmayan ve etkisiz gebeliği önleyici tavsiyelere bel bağlamak durumunda kaldılar.[163]
1938 yılına gelindiğinde 400'den fazla gebeliği önleyici araç üreten şirket kurulmuştu, 600'den fazla gebeliği önleyici araç markası piyasadaydı ve bu sanayi kolunun yıllık geliri 250 milyon ABD dolarını aşmıştı.[164] Bazı halk tuvaletlerinde satış makinelerinde prezervatif satılıyordu ve erkekler traşa harcadıklarının iki katı kadarını prezervatife harcıyordu.[164][165] Prezervatiflerin 1930'lardan beri yaygın olarak kullanılmasına karşın, hareket içindeki feministler doğum kontrolünün kadının ayrıcalığı olması gerektiği düşüncesiyle, kadının kontrolü altında olacak bir gebeliği önleyici yöntemin geliştirilmesi için çabalamaya devam ettiler ve bu seferberlik sonucunda onyıllar sonra doğum kontrol hapı geliştirildi.[166] Yüksek kaliteli doğum kontrolü araçlarının ulaşılabilirliğini artırmak için, doğum kontrolü savunucuları, başta Sanger'in önerdiği yöntem olan diyaframlar olmak üzere gebeliği önleyici araçları üretmek üzere Holland-Rantos şirketini kurdu.[167][ap] 1930'lara gelindiğinde spermisid jel içeren diyaframlar en yaygın olarak reçete edilen gebeliği önleyici yöntem oldu.[168] 1938 yılında yıllık gebeliği önleyici araç satışının %85'i kadınların kullandığı araçlardan ibaretti.[169]
1936 yılında Japonya'da getirtilen diyafram ile ilgili dava, ABCL ve Birth Control Clinical Research Bureau[aq] gibi iki doğum kontrolü örgütünü başarılı bir savunma yapmak amacıyla bir araya getirdi.[170] Her iki grubun liderleri de iki örgütü birleştirmek için elverişli bir zaman olduğunu düşündüklerinden 1937 yılında Sanger'in liderliğinde birleşmeye olanak sağlamak için Birth Control Council of America [ar] kuruldu.[171] Çabalar sonucunda iki örgüt 1939 yılında Birth Control Federation of America[as] (BCFA) adı altında birleşti.[172] Sanger federasyonun başkanı olarak çalışsa da artık hareketin ilk yıllarında olduğu gibi aynı güce sahip değildi ve 1942 yılında örgüt içindeki daha muhafazakâr kesim örgütün adını, Sanger'in çok hüsnütabir bir ifade olmasıyla karşı çıktığı Planned Parenthood Federation of America[at] olarak değiştirdi.[173][174][175] II. Dünya Savaşı'ndan sonra Planned Parenthood'un liderliği radikal feminizm vurgusunu kaldırarak odak noktalarını aile planlaması ve nüfus politikası gibi daha ılımlı konulara çevirdi.[176]
Planned Parenthood'un kurulduğu zaman doğum kontrolü hareketi artık kademeli olarak sonuca ulaşıyordu.[177] 1942 yılında ABD'de 400'den fazla doğum kontrol örgütü vardı; gebeliği önleyici yöntemleri tıp camiası tamamen benimsemişti ve hâlâ geçerli olsa dahi gebeliği önleyici yöntemlere karşı olan Comstock yasaları nadiren uygulanıyordu.[171]
II. Dünya Savaşından sonra üreme hakları savunuculuğu kürtaj, kamu kaynakları ve sigorta kapsamı konularında yoğunlaşan yeni bir döneme girdi.[178]
Dünya çapında örgütlerin ortaklaşa çalışmaya başlamasıyla doğum kontrolü savunuculuğu da küresel ölçeğe taşındı. Sanger'in 1946 yılında kurulmasına yardımcı olduğu International Committee on Planned Parenthood[au] daha sonra International Planned Parenthood Federation'a [av] dönüştü ve aile planlaması üzerine dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşu hâline geldi.[179] 1952 yılında John D. Rockefeller III nüfuzlu Population Council'ü[aw] kurdu.[180] Beraberinde çevre kirliliği, kıtlık ve yaşam kalitesi üzerine kaygıları getiren küresel aşırı nüfus artışı korkusu 1960'larda başlıca sorunlardan biri hâline gelerek dünya üzerinde iyi finanse edilmiş doğum kontrolü seferberliklerine yol açtı.[181] Amerika Birleşik Devletleri Kongresi 1970'lerin başında nüfus artışı ve bunun toplumsal sonuçları üzerine önerilerde bulunması için başkanlığına John D. Rockefeller III'ün getirildiği Nüfus Artışı ve Amerikan Geleceği Komisyonunu kurdu. Komisyon, aralarında gebeliği önleyici yöntemlerin teşvik edilmesini ve kürtajın serbest bırakılmasını da içeren sonuç önerilerini 1972'de Kongre'ye sundu.[182] 1994 Kahire Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı ile 1995 Pekin Dördüncü Dünya Kadın Konferansı doğum kontrolü sorununu da ele aldıl ve kadınların kendi vücutlarını kontrol edebilme haklarını savunan insan hakları bildirilerini etkiledi.[183][ax]
1950'lerin başında ABD'de filantropist Katharine McCormick'in finanse ettiği araştırma sonucunda biyolog Gregory Pincus'in geliştirdiği doğum kontrol hapı Food and Drug Administration (FDA) tarafından 1960 yılında onaylandı.[184][185][186] Çok popüler hâle gelen doğum kontrol hapı toplumda ve kültürde büyük bir etki yaptı. Kadınların üniversiteye katılma ve mezun olma sayısında ciddi bir yükselişe neden oldu.[187] 1960'larda yeni biçimleri sunulan rahim içi araçlar, uzun süreli geri dönülebilir gebeliği önleyici yöntemlerin popülerliğini artırdı.[188]
1965 yılında Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi Griswold - Connecticut davasında hükûmetin evli çiftlerin doğum kontrolü yöntemi kullanmasını yasaklamasının anayasaya aykırı olduğu kararını verdi.
1967 yılında aktivist Bill Baird, Boston Üniversitesinde doğum kontrolü ve kürtaj üzerine verdiği bir konferans sırasında bir öğrenciye gebeliği önleyici sünger ve prezervatif verdiği için tutuklandı. Baird'in temyize başvurması sonucunda Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi Eisenstadt - Baird davasında 1972 yılında, Griswold davasındaki kararını evli olmayan çiftler için de genişleterek tüm Amerikalılar için doğum kontrolünü yasallaştırdı.[189]
1970 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongresi sonunda federal müstehcenlik yasalarından gebeliği önleyici yöntemlere olan atıfları kaldırdı.[190] 1973 yılında Roe - Wade davası kararı ile gebeliğin ilk üç ayında kürtaj yapılması yasallaştı.[191]
Ayrıca 1970'te Public Service Act'ın[ay] Title X programı, düşük gelirli ve sigortasızların aile planlaması ile önleyici sağlık hizmetlerine erişimini sağlayabilmek için yoksullukla mücadelenin bir parçası olarak yasalaştı.[192] Guttmacher Institute'e göre kamu tarafından finanse edilen aile planlaması hizmetleri olmasaydı ABD'de istenmeyen gebelikler ve kürtajların sayısı üçte iki daha fazla olabilirdi ve yoksul kadınlar arasında istenmeyen gebeliklerin sayısı iki katına çıkabilirdi.[193] Amerika Birleşik Devletleri Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına (DHHS) göre kamu tarafından finanse edilen aile planlaması bu hizmetlere harcanan her 1$'a karşı Medicaid harcamalarından yaklaşık 4$ tasarruf edilmesini sağlamaktadır.[194][az]
1982 yılında Avrupalı ilaç üreticileri başlangıçta gebeliği önleyici olarak kullanılan ancak günümüzde prostoglandin ile birlikte reçetelendiğinde gebeliğin dördüncü ayına kadar düşük yapılmasının sağlanması amacıyla kullanılan mifepristone ilacını geliştirdi.[ba] Kürtaj karşıtı örgütler tarafından düzenlenen tüketici boykotlarından kaçınmak için üretici firma, mifepristone'un ABD'de dağıtılması ve olası boykotlardan etkilenmemek için ABD üretim haklarını kürtaj savunucuları tarafından kurulmuş olan Danco Laboratories şirketine bağışladı.[200]
1997 yılında FDA "ertesi gün hapı" olarak da bilinen bir acil doğum kontrol hapının reçete ile satılmasını onayladı; 2006 yılından itibaren da bu hap reçetesiz satılmaya başlandı.[bb] 2010 yılında, korunmasız cinsel ilişkiden sonra beş güne kadar kullanılabilen daha etkili bir acil doğum kontrol hapı ulipristal asetat onaylandı.[bc] Kürtaja başvuranların %50 ila 60 arası acil doğum kontrol hapının kullanılabileceği durumlarda gebe kalmışlardır.[208] Plan B ve EllaOne'ın da aralarında bulunduğu bu acil doğum kontrol hapları üreme hakları üzerine yeni bir mücadele alanı açılmasına neden olmuştur.[209][210] Acil doğum kontrol hapına karşı olanlar döllenmiş embriyonun rahme implantasyonuna müdahale edeceği gerekçesiyle bunu bir çeşit kürtaj yöntemi olarak görürken savunucuları ise implantasyon olmadığı için gebeliğin başlamış sayılamayacağı dolayısıyla da bir kürtaj yöntemi olmadığını öne sürmektedir.[211]
2000 yılında Eşit Çalışma Hakkı Komisyonu çalışanlarına sağladığı sigortaya reçeteli ilaçları dahil edip doğum kontrolünü hariç tutan şirketlerin 1964 Medeni Haklar Yasasını ihlal ettiğine karar verdi.[212]
Barack Obama 23 Mart 2010'da Hesaplı Sağlık Hizmetleri Yasasını imzaladı. 1 Ağustos 2011 itibarıyla kadınlar için gebeliği önleyici yöntemler hastanın katkı payı olmadan bu yasa tarafından mümkün kılınan önleyici sağlık hizmetleri kapsamına alındı. Federal direktif tüm eyaletlerde 1 Ağustos 2012'den itibaren tüm yeni sağlık sigortası planlarına uygulandı.[213][214] Önceden tesis edilmiş olan sigorta planları önemli ölçüde değişikliğe uğramadığı takdirde bu gerekliliğe uymak zorunda değildi.[215] Önceden tesis edilmiş sayılması için bir sigorta grup planının var olması ve Obama'nın yasayı imzalamasından önce bireysel planın satılmış olması gerekir aksi hâlde yeni yasaya uymak zorunludur.[216] Guttmacher Institute federal direktif uygulanmadan önce de yirmi sekiz eyaletin sağlık sigortalarının reçete ile satılan gebeliği önleyici yöntemleri kapsamaları için kendi eyalet direktifleri bulunduğunu ancak federal direktifin masrafların belirli bir kısmını hak sahibinden almalarını engellemesinin bir yenilik olduğunu belirtir.[217]
Burwell - Hobby Lobby davasında Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi, bir yasanın amacını gerçekleştirmek için daha az kısıtlayıcı bir yol var ise ve kâr amaçlı özel şirketlerin kurucuları dini gerekçelerle bu yasaya karşı çıkıyorsa o yasadan muaf olmaları emsal kararını verdi.[218][219] Yüksek Mahkeme bu kararıyla ilk defa kâr amaçlı bir şirketin dini inanca sahip olduğu iddiasını tanıdı[220] ama bu tanıma yalnızca özel şirketler için geçerlidir.[bd] Bu karar Religious Freedom Restoration Act'ın[be] (RFRA) bir yorumudur ve bu tarz şirketlerin Amerika Birleşik Devletleri Anayasası Birinci Değişikliğinin ibadet özgürlüğü şartıyla korunup korunmadığına ilişkin değildir. Böyle şirketler için Yüksek Mahkeme'nin 5-4 oyla alınan kararı Hesaplı Sağlık Hizmetleri Yasasına dayanarak verilen federal direktifin uygulanmasını durdurdu.[bf] Mahkeme federal direktifin gebeliği önleyici yöntemlere erişimin en az kısıtlayıcı yol olmadığını ve bunun için en az kısıtlayıcı alternatifin kâr amaçlı olmayan dini örgütler için sağlandığını belirterek, mahkemenin 3 gün sonra durdurma kararı vermesine kadar, direktifin bu alternatifi durdurduğunu ve doğum kontrolü sağlamak istemeyen özel şirketlerin kadın çalışanları için devlet destekli bir alternatif ile değiştirdiğini belirtti.[224]
Zubik - Burwell davası, kiliseler dışında kalan dini örgütlerin doğum kontrolü ile ilgili federal direktiften muaf olup olmamaları konusunda Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi'nde görülen bir davaydı. Kiliseler zaten bu federal direktiften muaftılar.[225] 16 Mayıs 2016'da Yüksek Mahkeme, Zubik Burwell davasında bölge istinaf mahkemelerinin kararlarını iptal ederek bir per curiam karar çıkararak dosyaların yeniden görüşülmesi için Üçüncü, Beşinci, Onuncu ve DC bölge istinaf mahkemelerine geri gönderdi.[226] Davacıların, dini vecibelerini yerine getirmelerine engel olmması için yalnızca içinde hiç gebeliği önleyici yöntem barındırmayan ya da bazılarını içeren bir sigorta planına dahil olmaktan başka bir şey gerekmediği üzerine hemfikir olmaları nedeniyle, Yüksek Mahkeme taraflara bu yaklaşımın pratikte nasıl işleyeceğini açıkça belirtmeleri fırsatının verilmesine ve sürüncemede kalmış konuların çözülmesine inandığını belirtmiştir.[227] Yüksek Mahkeme davanın esasına dair bir görüş belirtmedi.[228] Yargıç Sotomayor, kendisine katılan Yargıç Ginsburg ile birlikte mutabık kararında önceki vakalarda bazı alt mahkemelerin bu talimatları göz ardı ettiğini belirterek alt mahkeme yargıçlarına bu davada Yüksek Mahkeme'nin aldığı eylemlerde herhangi bir işaret aramamaları gerektiği konusunda ikaz etti.[229]
2017'de Donald Trump hükûmeti sigortacıların ve çalışanların "dini inançlarına" ve "ahlaki kanaatlerine" aykırı ise doğum kontrolü sağlamayı reddedebileceklerini belirten bir karar çıkardı.[230] Ancak, aynı yıl içinde federal yargıç Wendy Beetlestone geçici bir durdurma kararı çıkararak Trump hükûmetinin bu kararının uygulanmasını durdurdu.[231]