Molla Hüsrev | |
---|---|
Doğum | Muhammed bin Feramuz Karkın köyü, Tokat Merkez İlçe, Tokat |
Ölüm | 1480 İstanbul |
Defin yeri | Bursa |
Meslek | Şeyhülislam, kazasker, kadı, müderris |
Molla Hüsrev (Arapça: مُلا خُسْرُو) d. Karkın - ö. 1480, İstanbul) Fıkıh alimi ve devlet adamı.
Osmanlı hukuk tarihinin en önemli simalarından olan Molla Hüsrev, Arap dili ve edebiyatı, şiir ve hat sanatı gibi alanlarda eser vermiştir. Molla Fenârî ve Molla Fahrettin Acemi’den sonra Osmanlı Devleti'nin üçüncü şeyhülislamı kabul edilir.
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden sonra bu şehirde kendi adıyla anılan caminin etrafına yaptırdığı Sahn-ı Seman Medreselerinin programını hazırlayanlar arasında idi. Fıkıh usulüne dair eserleri Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Ayrıca Dürerü’l-ĥükkâm adlı eseri Osmanlı döneminde şer‘î hukuk sahasında hâkimlerin ihtilâfları çözerken başvurdukları yarı resmî bir hukuk kaynağı işlevi görmüştür.[1] Yetiştirdiği öğrenciler arasında Zenbilli Ali Efendi, Fenârî Hasan Çelebi, Molla Hasan Samsûnî, Yûsuf b. Cüneyd et-Tokadî ve Molla Muhyiddin gibi âlimler bulunur.[1]
Asıl adı Mehmed bin Ferâmûz'dur. 15. yüzyılın başlarında doğdu. Doğum yerinin Sivas ile Tokat arasındaki Karkın köyü olduğu düşünülür[1][2] Babası Ferâmurz, Sivas-Tokat bölgesinde bulunan ve bir Türkmen boyu olan Varsak kabilesi beylerindendir.[1] Taşköprülüzade Ahmet'in yazdığı biyografisinde babası “ümerâ-i Ferâsiha”dan "Rûmiyyü’l-asl" Ferâmurz şeklinde kaydetmiş; bu ifade yanlış anlaşılıp "ümerâ-i Françe" şeklinde çevrildiğinden çeşitli kaynaklarda babası Ferâmurz'un Rum veya Frenk asıllı olduğu ifade edilmiştir.[1]
Babasının genç yaşta ölmesi üzerine, kızkardeşi ile eniştesi Hüsrev Beyin yanında kaldı. Bu sebeple önce "Hüsrev kayını"" diye çağrılmıştır. Daha sonra kayını kelimesi kaldırılarak, Molla Hüsrev adıyla meşhur olmuştur.
Bursa'da Molla Fenârî'nin oğlu Bursa Kadısı Yûsuf Bâlî'den icâzet aldı. Ayrıca Edirne'de Burhaneddin Haydar Hirevi ve zamanının diğer alimlerinden dersler aldı. Tahsilini tamamladıktan sonra Edirne'de Şah Melik Medresesi'nde ve sonra da kardeşinin ölümüyle boşalan Çelebi Medresesi'nde öğretmenlik yaptı.
Sultan II. Murat devrinde Varna Savaşı'ndan önce, 1429 senesinde kazaskerliğe tayin edildi; II. Murat'ın tahtı oğlu II. Mehmed'e bıraktığı sırada bu göreve devam etti. Biyografisini veren kaynaklarda II. Murad'ın tekrar tahta geçip Sultan Mehmed'i Manisa'ya gönderdiği sırada Molla Hüsrev kazaskerlikten istifa ederek Şehzade ile birlikte Manisa'ya gittiği ve Şehzadenin burada Molla Hüsrev'den dersler aldığı belirtilir. Ancak kimi kaynaklara göre II. Murat'ın tekrar tahta geçişinden sonra Edirne kadısı olmuştur (1447-1450).
Sultan Mehmet'in ikinci defa tahta çıkışından sonra Molla Hüsrev'in durumunun ne olduğu belli değildir. Muhtemelen o sırada kadılık görevinden ayrılmış ve kendisine bir tahsisat bağlanmıştı.[1] Onun İstanbul'n fethi sırasında II. Mehmed'i destekleyen grupta yer aldığı bilinir.
Fethin ardından İstanbul'un ilk kadısı Hızır Bey'in vefatı üzerine (863/1459) İstanbul kadılığına getirilmiş, ayrıca Galata ve Üsküdar kadılıklarına tayin edilmiştir. Bu arada Ayasofya müderrisliğini de yürütmüştür.
Devrin padişahı Fatih'e bir kırgınlığı sonucu 1460-1473 arasında bir tarihte Bursa'ya gitti;[3] Emir Sultan'a yakın Zeyniler semtinde bir arsa satın alarak Hüsrev Medresesi adıyla anılan medresesini yaptı. Rivayete göre Padişahın kendisini sol tarafına, Molla Gürani'yi de sağ tarafına oturtmasına kızarak Bursa'ya gelmişti.[3] Gureru'l-Ahkâm adlı ünlü eserini Bursa'da iken yazdı.[3] Eser, uzun bir dönem Osmanlı medreselerinde şerhleriyle birlikte ders kitabı olarak okutulmuştur.[3] Medresesinde ilim öğretmekle meşgul olduğu sırada, Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul'a davet edilerek, muhtemelen 1473-1474 İstanbul müftülüğüne getirdi. 1480 yılında ölümüne kadar bu makamda kaldı. Vasiyeti gereği cenazesi Bursa'ya götürülerek Hüsrev Medresesi'nin haziresine defnedildi.[3]
Mezar taşında; "Menbâ-ı İlmühüner, Vâris-i ulûmü Hayr-il-beşer, Fazlı mürşîdi eser, Sâhib-üd-Dürer vel-Gurer Mevlânâ Muhammed Hüsrev" kitabesi bulunmaktadır.[kaynak belirtilmeli]
Kaynaklarda Fatih Sultan Mehmet'in, Molla Hüsrev için Zamanımızın Ebu Hanife'sidir diyerek sevgisini belirttiği riyavet edilir.
Molla Hüsrev, birçok öğrenci yetiştirmiş bir fıkıh alimi olduğu gibi, bir şair olarak da tanınmıştır. Molla Hüsrev, önceki alimlerin kitaplarından da her gün iki yaprak yazmayı adet haline getirmiştir.[kaynak belirtilmeli]Öldüğü zaman geriye bıraktıkları kendi el yazılarıyla yazılmış pek çok eserler bulunmuştur.
Bursa'da yaptırdığı medrese, Zeyniler semtinde on hücreli ve kubbeli bir yapı idi. Bu medrese sonradan yıkılmış, yerine ahşap bir medrese yaptırılmıştır; 1906 yılında 30 öğrencisi olduğu kayıtlıdır.[kaynak belirtilmeli]Günümüze kalmamıştır. Ayrıca İstanbul'da Şehzadebaşı'nda kendi adına bir cami yaptırmıştır.
Önce gelen: Molla Fahrettin Acemi |
Osmanlı Şeyhülislamı 1460 - 1480 |
Sonra gelen: Molla Gürani |