Anarşizm ve sanat, birbirleriyle iş birliği içerisinde bulunmuş ve bulunmaktadır. Anarşizm özellikle 19.yüzyılda Fransız sembolizmi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.[1]
gibi yazarlar anarşizm ve sanat arasındaki ilişki üzerine yazılar yazmışlardır.
Bir anarşist dünya...bir sürrealist dünya:ikisi aynı şey.-André Breton[1]
Anarşizm, 19.yüzyıl realizmi, empresyonizm, neo-empresyonizm, sürrealizm, kübizm, fütürizm, modernizm ve dadaizm gibi pek çok akımda etkisini gösterdi.
Modern şehirlerde otobüslerin içlerine sivri bir aletle kazınan yazılardan sokak duvarlarına sprey boyayla çizilen resimlere kadar pek çok uygulama grafitinin kapsamına girmektedir. Kimi çevrelerce bir sanat dalı olarak kabul edilirken, bir başka bakış açısı da, grafitiyi vandalizm olarak değerlendirmekte ve suçla ilişkilendirmektedir.
II. Dünya Savaşı'nda propaganda aracı olarak kullanılan grafiti, günümüzdeki anlamıyla 1960'lı yıllarda Amerika'da, özellikle New York'ta politik eylemciler ve sokak çeteler seslerini duyurmak ve kendi çetelerinin sınırlarını belirlemek için benimsenen bir yöntem olarak ortaya çıktı. 1970'li yıllarda ortaya çıkan rap ve hip-hop kültürü, grafitinin dünyada yaygınlaşmasını sağladı.[2]
Dünya üzerindeki mevcut neoliberal politikalar ve devletlerin doğaya karşı yok edici tutumu birçok insanı olduğu gibi sanatçıları da gitgide doğaya karşı duyarlı bir hale getirmiş, “Eko graffiti” ya da “Yeşil graffiti” olarak da isimlendirilen yeni akım ilk olarak Anna Garforth isimli İngiliz graffiti sanatçısının çalışmalarında yeni bir malzeme arayışına girmesiyle ortaya çıkmıştır. Malzeme olarak yosunu seçen Garforth, zaten kısmen anarşist bir sanat olan graffitiye doğanın direnişini de eklemiştir.[3]
Adil yargılanmadıkları kanıtlarla ortada iken, ibret olsun diye idam edilen italyan anarşistleri Sacco ve Vanzetti'nin, pek çok esere konu olarak destanlaşan, trajik hikâyesini anlatan Giuliano Montaldo'nun yönetmenliğini yaptığı 1971, İtalyan yapımı film. Bu dava, ABD hukuk sisteminin utanç verici bir sayfası olarak da hatırlanır.
Filmin müziklerinde Joan Baez ve Ennio Morricone'nin imzası vardır.
Bir Yunan soyguncunun bir grup Britanyalı aristokratı, köylülerin toprak sahiplerini alaşağı ettiği ve toprak ağalığı sistemi yerine komün kurdukları bir dağ köyüne götürmek üzere rehberlik edişini anlatan 1980 Yunan yapımı bir Theo Angelopoulos filmi.
Chuck Palahniuk tarafından yazılmış olan aynı isimli roman üzerinden çekilen 1999 yapımı kült filmdir.
Alan Moore'un yazıp David Lloyd'un çizdiği DC in yayınladığı aynı isimli çizgi romandan Wachowski kardeşlerin sinemaya uyarlayıp yapımcılığını üstlendiği film.
Anarşist stratejiler içerisinde pasif direniş, sivil itaatsizlik olduğu gibi ‘eylem ile propaganda’nın da yer aldığını ifade etmek gerekir. Filmde Joker’in mevcut toplumsal düzenle açıkça bir derdi vardır. Batman’in düzen arzusu karşısında, Joker kaosu yüceltmektedir. Çalmak için onca zahmete girdiği bir depo dolusu parayı yakması da bu sebepten kaynaklanmaktadır. Kendi ifadesiyle “mesele para değil, bir mesaj vermektir”. Joker, "ya tam ahlaklı olun, ya da yok olun" demektedir.
The Dark Knight Rises (Kara Şövalye Yükseliyor) filminin Temmuz 2012'de ABD'deki galasında, James Holmes adında bir doktora öğrencisinin sinema salonundaki seyircilerin üzerine ateş açması sonucu 14 kişinin öldüğü trajedi, kimilerince ikinci filmin fazlaca şiddet içerdiği ve Joker karakteri üzerinden özendirildiği biçiminde yorumlanarak, yapımcı şirkete yönelik eleştirilere yol açtı.[4] [5][6]
"Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrimi satın alamazsınız. Devrimi yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak..." -Mülksüzler, Ursula K. Le Guin
"Öğrencilerin anarşist olmamalarını mı bekliyorlar?" dedi. "Gençler başka ne olabilirler ki? En alttaysan, aşağıdan yukarıya örgütlenmelisin." -Mülksüzler, Ursula K. Le Guin
Müzikte anarşizm kendini özellikle anarko punk ile göstermiştir. Birçok anarko punk grubu hayvan haklarını destekler, globalleşme, savaş karşıtıdır ve bu tür faaliyetlere destek verirler. İngiliz Crass grubu bu türün en bilinen temsilcisidir. Terence McKenna, Nikolas Asimos,Tom Morello, Ian "Lemmy" Kilmister, Angela Gossow, Georges Brassens gibi müzisyenler de diğer anarşist müzisyenler arasında sayılabilir.[7][8]